29 Aralık 2009 Salı

MUTLU YILLAR




 ÇOK TATLI





MİS KOKULU





ÇOK RENKLİ





ÇOK BAŞARILI





HUZUR VERİCİ





PESPEMBE




BİR YENİ YIL DİLİYORUM HEPİMİZE..

HANDE
                                                           




26 Aralık 2009 Cumartesi

2009 Biterken




Sanırım şimdiye dek yaşadığım en heyecanlı ,en merak dolu  ve en mutlu yıl oldu 2009..

Heyecanlıydı çünkü hamilelik olayı başlı başına bir heyecandı...

Merak doluydu çünkü Beril 'i çok merak ediyordum..Doğumunu ve kime benziyeceğini...

Mutluydu çünkü annelik kadar insanı mutlu eden bir şey yokmuş hayatta..

2009 biterken güzel anlar kaldı geride..

Darısı 2010'a diyelim...



20 Aralık 2009 Pazar

En Hızlı Yılbaşı Alışverişim


Her sene yaya yaya yaptığım,hatta nerdeyse 1 ayda tamamladığım yılbaşı alışverişini sadece evet sadece 1 günde tamamlamış olmanın mutluluğunu yaşıyorum efendim..Bahsi geçen bir gün sanılmasın ki, bir tam gündür sadece yolda geçen süre de dahil olmak üzere 2saat 45 dakikadır..Diyeceksiniz ki dakikasını da mı saydın....Evet saydım...Gün itibariyle 4 ay 28 günlük olan bebeğimizi taa Eskişehirlerden gelen anneme ve babama bıraktık..Ve koyulduk yola..En sevmediğim şey pazar günü büyük alışveriş merkezlerine gitmektir..İlla ki haftasonu gidilecekse cumartesi saat en geç 12.00 de kapısında olunmalıdır..Ki siz dönerken , kahvaltısını yapmış,gazetesini okumuş ,üstüne de orta kahvesini içmiş güruh yeni geliyor olsun..

Tabi bu sefer öyle olmadı, olamadı..Beril ne zaman bırakılmaya müsait olursa ,o zaman evden çıkılabildi..Yol tam bir kabustu Panora'nın girişinde kuyruk vardı(ilk kez gördüm).. Park yeri bulmak imkansız gibiydi.. 3.kat otopark bile tam kapasite doluydu..Biz de eski bir numarayı denedik..Ana bina kapısından alışveriş arabasıyla otoparka yönelen bir yaşlı çifti takip ettik..Tabi yaşlı olduklarını niye söylediğimi tahmin edersiniz.. İnip poşetleri yerleştirmelerine yardım edesim geldi.. Böylelikle yolda ve park yerinde vaktimizin çoğu geçmiş oldu.. Tabi son sürat mağazaları dolaştık ve hayatımızın en hızlı alışverişini yaptık..

Uzaktan müthiş zevkli süslenmiş Sephora'ya baktım..Eskiden nerdeyse 1 saatimi geçirdiğim bu mağazaya hiç girmesem daha iyi dedim...Yine de bu kadarına da şükür deyip, geri dönüş yolculuğuna başaldık ki ne görelim yağmur başlamış...Ve tabi yağmurla trafik felç olmuş ve biz de malum güruhla hareket ediyoruz tabi suç da bizde....

Resimlerde güzel güzel paketlenmiş hediyeleri görüyorsunuz,bizimkilerde böyle paketler zaman kaybı olmasın diye yok..Hediye alınanlardan bloğumu takip edenlere ithaf ediyorum bu resimleri..

19 Aralık 2009 Cumartesi

Banyo Sorunsalı


Ne oldu ,nasıl oldu bilemiyorum..
Ama Beril bir anda ,bir günde banyodan nefret etti..
İlk seferinde anlamadım belki su sıcak gelmiştir diyerek kendimi avuttum ama yok..

Son bir haftadır suya girer girmez,çığlıklar kopuyor..Her yöntemi denedim,küvetinin dışında diklemesine kovaya soktum,kucağıma alıp duşa girdim(ki bunu doktorumuz önermişti)hiç biri fayda sağlamadı..

Oysa ki bir yaz bebeği olarak Beril göbeği düştü düşeli ,neredeyse her gün yıkanıyordu..(Gerçi bahsi geçen göbek inat edip 15.gün düşmüştü)

Şimdiye dek onun sorunu banyodan çıkmaktı..Banyodayken gayet mutlu olan Beril, banyodan çıktı mı giyinmeyi bırakın ,havluyla daha sararken çığlık atıyordu..Hatta geçen bayramda annemin üst kat komşusu 'Gözünüz aydın torununuz gelmiş,banyodan çığlıklarını duydum..'demişti..Öyle bir ağlama yani..Artık bu ağlama seansı banyo süresince sürüyor ki gözümüz aydın..

Resimde mutlu mutlu bebeğine banyo yaptıran bir anne ve mutlu bir bebek görünüyor..Biz hiç kendi resmimizi koymayalım, görenler bir daha bloga falan girmez..:))

17 Aralık 2009 Perşembe

Lapa Lapa kar



Her yılbaşında beklerim ki kar yağsın,genelde yağmaz ama bir umuttur belki yağar diye beklerim ben yine de..
Bu sene de bekliyorum heyecanla,Beril de belki camdan bakar ilgisini çeker diye..
Umut dünyası bu dünya diyelim,bekleyelim görelim..

16 Aralık 2009 Çarşamba

Depresyon


Bugün depresif bir ruh hali içindeydim ... Nefes almak için kızımı anneme bırakıp akşamın ayazında dışarı çıktım acayip bir yağmur ve soğuk ,hava da karamış..Normal insanlar evlerine koşuyor o derece..Sonra birden diyaliz merkezinin camında o teyzeyi gördüm ,dışarıya bakıp gülümsüyordu.. Kendi kendime dedim :''Böbrekleri çalışmayan bu kadın gülümsüyor hayata ,ya sen?''
Bazen kendimize gelmek için küçük şeyler yetiyor aslında ,yeter ki görmek isteyelim...

14 Aralık 2009 Pazartesi

Çocuklarla Doğru İletişim


Kitap okumayı oldum olası çok sevmişimdir..Özellikle polisiye,aksiyon içerikli olanları..
Ve favori yazarım da Dan Brown'dı.Son kitabı hariç hepsini bir solukta (2 bilemedin 3 günde)okudum..Fakat son dönemde her şey olduğu gibi bu da çok değişti..
Artık favori yazarım Prof.Dr. Sabiha Paktuna Keskin..Eminim çoğu blog okuru kendisinden haberdardır..Kendisi bir çocuk nöroloğu ,ayrıca pediatrik nöropsikatri eğitimi de almış..Kitapları da bir harika..Özellikle Çocuklarla Doğru İletişim ve Anne İşte bana çok hitap etti..Okumayanlara ve bu konulara meraklı herkese tavsiye olunur.Çok ilginç örneklerle çocuk yetiştirmenin inceliklerini anlatıyor..Ufak bir alıntı yapmadan geçemeyeceğim..
''Çocukluk dönemindeki örselenmelerin etkisi yaşam boyu sürer.Hatırlamadığınız çocukluk dönemi davranışlarınızın nasıl olup da yaşam boyu etkilendiğine bir örnek:Ana dilinizi nerede ve nasıl öğrendiğinizi hatırlamazsınız ama hiç bir zaman da unutmazsınız..Öte yandan beyninde hafızanın geliştiği yaşlardan sonra öğrenilen yabancı dilin, nereden,nasıl ve hangi sözlükten çalışılarak öğrenildiği hatırlanır,ama yabancı dile ait kelimeler hep unutulur.Çocuklukta yaşanan tecrübe kayıtları da tıpkı ana dil gibi beynin hızla gelişmekte olan yapısına kaydolur ve kişinin davranışlarını yaşam boyu etkileyecek güçtedir..Oysa ileri yaşlardaki tecrübeler hafızada kayıtlı olsalar da davranışları etkileme güçleri çok zayıftır..''

13 Aralık 2009 Pazar

Kafa Karıştırma Mafyası


Anladım ki çocuk yetiştirirken neyi neden yaptığını bilmiyorsan ya da tam emin olmadan yapıyorsan mutlaka kafanı karıştıracak birileri çıkıyor...Ben bunlara kafa karıştırma mafyası diyorum...

Dün Beril'i gören bir teyzemiz 'Niye bu çocuğa emzik verdin dişleri yamulur dedi?'
Kimseye ukalalık etmek istemem ama bu kadarına da pes dedim..Yani teyzecim 5 yıllık diş hekimliği eğitimi almış olduğumu mu hatırlatayım sana ,yoksa bu çocuk zaten oral dönemde emme içgüdüsünü mutlaka tatmin etmeliyiz yoksa 1 yaşından sonra parmak emer onu mu anlatayım.Ya da daha ağzında diş bile yok zaten dişlerde yapısal bozukluğu en erken emzik zararı 4 yaşından sonra başlar onu mu?(Zaten babası 9 yıl ortodonti görmüş bir çocuk Beril ,çok yüksek ihtimal onda da gerek olur ,bari çocuk emzik emme zevkini tatmış olsun diye düşünüyorum falan filan.)

Benim kızdığım bizim halkımızda şöyle bir durum var,kulaktan dolma bazı şeyleri kabul edip( ki herkese göre değişiyor bu bilgiler),bu bilgileri yeni anne olmuş kişilere de empoze etmeye çalışıyorlar..Ama bunların doğru mu yanlış mu olduğunu hiç mi hiç araştırmak zorunda hissetmiyorlar kendilerini..Yukarıdaki sadece bir örnek eminim bu yazıyı okuyan anneler de bana hak vereceklerdir ..Çünkü daha 4,5 ayda sayamayacağım kadar örnek yaşadım..İşin kötü tarafı her şeyi bilmeniz mümkün değil ve bazen siz de onlara inanmaya meyilli oluyorsunuz..Sonra da okuyup ,öğrenip ne saçmalamışım ben diyorsunuz..

Mutlaka güvenilecek bir doktor olmalı ve hatta 2. bir doktorla teyit etmeli..Eksik hissedilen konularda kitaplar okumalı ve bence en önemlisi annelik içgüdülerinize güvenilmeli..Çünkü tıp bilimi sürekli değişir ,bundan 20 yıl sonra eminim şimdi doğru bilinen bir çok şey ,yanlış diye rafa kaldırılacak..Ama içgüdülerinizle kitaplarda örtüşen şeylerin ilerde de rağbet göreceğini düşünüyorum..
Mafyayla da mücadele etmenin tek yolu bu olmalı..:))

9 Aralık 2009 Çarşamba

Uyumayan Beril


Yenidoğanların 20 saate yakın uyuduğunu okumuştum bir yerde, fakat Beril doğduğunda gördüm ki ,bu kural her yeni doğanda geçerli olmuyormuş..İlk doğduğu zamanlarda günde 12-13 saat uyurdu..Biz bunu biraz da koliğe bağlamıştık ,yazık gazı var ondandır kolik geçsin bu da düzelir demiştik..Fakat gelin görün ki Beril uyumayı sevmiyormuş meğerse..
Bu gece örneğin uyutana kadar canım çıktı kendisini..Gerçi her gece aynı durum söz konusu şöyle bir sıra izliyoruz.

Stage 1: Saat 19.00 itibariyle Berili yorucu oyunlar oynanır hatta jimnastik yaptırılır ki yorulsun uyusun..

Stage 2: Saat 20.00 ışıklar yavaş yavaş kısılıp en loş hale gelmiştir..Fonda hafif bir müzik vardır..Sanılmasın ki başbaşa romantik akşam yemeği yenecektir..Anne mutfağın bir köşesinde yemeğini yiyordur ,baba ise Berili kucağında gezdirerek uyku kıvamına gelmesini sağlıyordur..

Stage 3: Saat 21.00 Kucakta dolaşmaktan hafifçe uykusu gelmiş olan Berili anne kucağına alır ,açsa karnı doyurulur (her akşam bir ümit belki emerken uyur diye beklenir)ağzına bir emzik verilir ve kucakta sallanır..Bir süre direnmeden sonra Beril uyumuş gibi yapar..Bu sürede anne sevinir aman iyice dalsın da öyle yatağına koyayım diye beklenir..

Stage 4: Saat 9.30 Artık yatağa yatırma vakti gelmiştir bu en zor stagedir.Beril yatağa konur ,yanağı ve başı tutularak bir süre beklenir..Sonra odadan çıkılır..Takriben 5 dakika sonra ağlama sesiyle tekrar yataktan alınır.. Bu sefer dizde sallama methodu denenir çünkü annenin kollarında sallayacak güç kalmamıştır..Dizde sallanırken durmaktan hoşlanmadığı için ışıklı duvar projektörü açılır..Bir süre ona bakarken ve sallanırken tekrar dalar..Yine yatağa konur..Sonra artık uyudu sanılıp anne bilgisayarını açar ve fakat daha 2. maili açmıştır ki içerden yine o ses duyulur..

Stage 5: Saat10.30 Yine ne varsa kollarda var diyip Beril kolda sallanır ve bu sefer yatakta birlikte epeyce beklenir ki iyice dalsın ,çoğu akşam bu şekilde annenin Berilden daha çok uykusu gelir ,epey enerji harcamıştır ve kahve içememektedir..

Stage 6: Saat 11.00 Odadan muzaffer komutan edasıyla çıkan anneyi baba tebrik eder,alnından öper..Anne bilgisayarın başına oturur ve blogunu yazmaya baslar..


İşte bu akşam yaşadıklarımız tam olarak böyleydi,tabi bunun daha bir de gece kalkma bölümü var onu artık başka bir yazıda yazayım...

Demiştim ki Berili kucağa alıştırmayacağım...
Demiştim ki kendi kendine uyumasını öğreteceğim...
Demiştim ki her zaman kendi odasında uyumasını sağlayacağım....Kucakta sallamadan beşiğe bırakınca aşamalı olarak artan ve giderek morarmasına neden olan bir ağlaması var..Yani beşikte sallamak onu kesmiyor..Bırakın ağlasın kapıyı da çekin çıkın diyenler vardır mutlaka ama ben dayanamıyorum o akımdan değilim ve olamam da ..O ağlayınca sanki benim içimde bir yer eziliyor......

Oda konusunda daha ayırmak için erken olduğunu düşünüyorum ..İlk başlarda aynı yatakta yatıyorduk ,şimdilerde ise yine aynı odada park yatakta yatıyor..Resimde görülen karyola ise ancak dönence seyretme yeri kendisinin..:))

6 Aralık 2009 Pazar

Durum Budur

3 Aralık 2009 Perşembe

Aşı ve Ateş


Bayram dönüşü biraz gecikmeli de olsa 4. ay aşılarımızı olduk..Geçen seferki gibi yine biraz ateşi çıktı Beril'in ..Fakat bu sefer Calpol'ü erken vermem sebebiyle 38 e gelmeden müdahale etmiş olduk..Ama tabi elimden ateşölçer düşmedi 1 gün boyunca..Gece de çok rahat uyuyamadı ,12de uyandı ve saat 3e kadar uyumak istemedi..Sonra da başını sürekli çevirip durdu uyurken..Ben de yanıma aldım ve sarılıp uyuttum..Ertesi gün de nerdeyse öğlene kadar devam etti ateşi..Sonradan okuduğum bir yazıda ise aşıdan sonra verilen parasetamolun aşının etkinliğini azalttığını okudum..Hadi bakalım buyrun çocuk havale mi geçirsin yoksa etkinliği mi azalsın aşının?Sanırım az etkin aşıyı seçiyorum ben yine de...

24 Kasım 2009 Salı

Mutlu Bayramlar


19 Kasım 2009 Perşembe

İçime Sokasım Var!


Bana mı has bir duygudur bilmem ama bu günlerde Beril'i içime sokasım var..Yanaklarını ısırasım geliyor..Mümkün olsa tekrar geri karnıma sokacağım..Hatta bazen hamilelik fotoğraflarına bakıyorum ne güzel karnımdaymış falan diyorum(hastalıklı bir düşünce biliyorum)...O zamanlar da 'Yüzü nasıldır acaba?' diye merak ediyordum..İnsanoğluna yaranmak mümkün değil..
Üstelik bu durum ben henüz evdeyken ve Beril'le 24 saat yaşarken böyle..İşe başlayınca ne olacak düşünmek dahi istemiyorum ..Allah anneleri, bebeklerinden ayırmasın..

17 Kasım 2009 Salı

Beril'in en sevdiği oyuncak


Oyalansın diye Beril'e epey oyuncak almıştım..Fakat hepsinden hemencecik sıkıldı..Bir oyuncağa en fazla 2 dakika bakıyordu..Haftasonu resimdeki oyuncağı buldum hem dönüyor ,hem de içindeki minik toplardan sesler geliyor..Aslında mama sandalyesi ya da puset için düşünülmüş bir oyuncak ,fakat müthiş oyalıyor..Hatta kendi de uzanıp tutmaya çalışıyor..Mümkün olsa tutup o da benim gibi döndürecek..
Bu arada ,geçen hafta Esatta bir oyuncakçıya girdim,tabi o sıralar oyuncak arayışım da son sürat devam etmekte..Satıcıya ''3 aylık bebek için oyuncak var mı ?''dedim..Ne dese beğenirsiniz ''Abla 3 aylık bebek ne anlar oyuncaktan..''Hadi buyrun ..Üstelik adamın hemen yanındaki rafta 0+ yazan oyuncaklardan duruyor..Acaba onları kime satıyor ya da satamıyor...

Bir pazar gezmesinin ardından


Ben bu Ankaranın başkent olduğundan şüpheliyim hatta Çankayanın cumhurbaşkanının oturduğu muhit olduğundan da..Yolları neredeyse orta halli köy yoluna benziyor..Her yerde bir kazı. Tam iyi bitti diyorsunuz bir bakıyorsunuz bu sefer diğer yanı kazılmış yolun..Özellikle kaldırımlar iyice kötü bebek arabasıyla bir takla atmadığımız kalıyor..
Efendim bilenler bilir Esattan Kuğulu parka doğru giderken Tunalı Hilmi Caddesi hiç de öyle uzun bir yol değildir..20 dakikada bakınarak rahat rahat yürünür(dü).Fakat bizim geçen pazar bu düşünceyle evden çıkıp hadi grip sebebiyle çocuğu alışveriş merkezlerine götürmeyelim de temiz hava alsın düşüncemiz Tunalının başında gördüğümüz koca koca kamyonlarla yıkıldı..Bir baktık yolda yol çalışması ve bir sürü iş makinası yol trafiğe falan da kapanmış..Tüh dedim mothercareden de önlük almalıydık bu yavruya ..Fakat sevgili eşim pes etmedi hadi bir paralel sokaktan gidelim dedi..Biz de girdik Güniz sokağa ..Malum burada da eski bir cumhurbaşkanının evi vardır..Ama burdaki durum da caddeden farklı değildi...Kazılmış yollar ve değişen doğalgaz boruları arasından bebek arabasıyla hedefimize ulaştık..Ve dedik ki yok bu böyle olmayacak girelim Karuma ..Yine sonumuz bir alışveriş merkezinde bitti....))

10 Kasım 2009 Salı

1 yıl sonra 11 kasım..:))


Geçen sene 11 kasım benim için çok önemli bir gündü..Berilin hayatımızda olduğunu öğrendiğim gün..
Çok soğuktu..İşten çıktım 6da, eve geldim ama karnım nasıl aç,normalde akşam yemeği saatini beklerim ,aç da olsam ..Baktım olacak gibi değil ,eve en yakın pastaneye girdim..Hep gittiğim bir yer olmasına rağmen bir başka göründü gözüme..Hemen bişler aldım..Yetmedi biraz daha ilave edelim dedim..Neyse fazla gelenleri yarın sabah yerim diye düşündüm..Sonra yan taraftaki eczaneden bir test aldım..Aslında test için erkendi büyük ihtimal çıkmazdı ama olsun merak ediyordum..
Eve geldim...Önce testi yaptım 2-3 dakika bekledim bişey çıkmadı ama karnım çok açtı test falan gözüm görmüyordu..Hemen gidip pastaneden aldıklarıma başladım ve bir baktım hepsini yemişim.. Kendi kendime dedim ,hem hamile değilim hem bu kadar yiyorum pes..Sonra testi atmak için geri döndüm bir de ne göreyim ince silik bir çizgi..Nasıl sevindim anlatamam..
Bir ince çizgi insanı bu kadar mı mutlu eder..Sonra sevgili eşim geldi ..Hemen söyleyiverdim..Aslında hani hep filmlerdeki o sahnelere özenirdim..Ama hiç öyle bekleyemedim..O da çok sevindi ama yine de biraz erken daha hastaneye gidip kan verelim diye konuştuk..Ama o akşam ikimizin de yüzünde kocaman bir gülümseme vardı..
İşte böyle Berili ilk hissettiğim an ..Çok güzeldi..Karnımı tutup onunla konuşmuştum beni bırakmasın diye ..Çok dua etmiştim Allah onu korusun diye..Çok şükür ki dualarım kabul oldu ve bir sene sonra bugün o içerde uyuyor..Şimdiyse yeni bir duam var hep birlikte olmak dileyiğle sağlık ve mutlulukla..

5 Kasım 2009 Perşembe

Sonbahar ve Astronot


Birden mi hava soğudu ,ben mi çok meşguldüm anlamadım ama farkettim ki 1 haftadır evden çıkmıyoruz Berille..Hergün çıkmaya çalışırdık eskiden en azından bir Tunalı yapardık ..Ama bu son hafta ne zaman kafamı balkona çıkarsam amanın çok soğukmuş diye içeri kaçar oldum..Hele de dün baktım resmen fırtına çıkmış..Acayip bir yağmur yağıyor ,bahçemizdeki incir ağacının koca yaprakları yelpaze gibi sallanıyordu..Tam da bu sırada biz de Berille pencereden bakıyorduk..Berilin çok hoşuna gitti bu yelpaze olayı, kilitlendi ağaca..Benim kızıma mı has bir olaydır yoksa bebeklerin doğuştan gelen bir ağaç sevgisi ,doğa özlemi mi vardır bilmem ama Beril ne zaman bir parka gitse ağaçlara daha bir farklı bakıyor..Neyse ki bugün sabah güneşi gördüm ve dedim ki evet artık çıkabiliriz yoksa tüm kış boyu evde kapana kısılmış fare gibi bekleyeceğiz..Fakat hava belli ki yine soğuk ,dedim Berile aldığım astronotun vakti gelmiştir..Ve giydirince anladım ki adının hakkını veren bir giysi bu astronot..Çocukcağız alışmış temmuzdan beri ince kıyafetlerle gezmeye ,astronotun içinde marsa ayak basmış dünyalı gibi şaşırıp kaldı..Ağlar kesin diye bekledim ama şaşkınlıktan ağlamadı bile..(Maşallah diyeyim) Astronotun güzel tarafı (bir anne için )çocuğu tutmak acayip kolaylaşıyor..Oyuncak bebek gibi oluyor ,ben çok sevdim bu yüzden ama tabi bir de Berile sormak lazım...:))

2 Kasım 2009 Pazartesi

Pazartesi Sendromu


Pazar günleri saat 7den sonra bende başlardı pazartesi sendromu..Ertesi gün gelecek hastalar ,o hafta yapılacak işler,yetişecek protezler o gece uyumadan önce tek tek kafamda yapılır biter ondan sonra ancak uyurdum..Tabi böyle olunca pazarları da insan sevmez olurdu bir yerden sonra..Kaldı mı sana cumartesi..Cumartesileri de uzunca yıllar tam gün, bir süre de yarımgün çalışmış biri olarak çok anlamdan geçer giderdi..Şimdiyse pazartesi sendromunun değişik bir şekli var hayatımda..Çünkü sevgili eşim haftasonları evde oluyor ve Berili gezdirme işinin büyük bölümünü alıyor üzerimden ..Ben de işlerimi daha rahat yapıyorum..Ama pazartesi onun işe gitme vakti ve bizim de Berille başbaşa kaldığımız zamanın başlangıcı demek ..Yanlış anlaşılmasın bir anneyle bebeğinin başbaşa kalması gerçekten güzel..Ve bence anne kendi başına daha iyi bakıyor bebeğine fakat biraz yorucu oluyor..Hele ki Beril gibi yanlız başına kalmak istemeyen ve sürekli birinin onu gezdirmesini bekleyen bir bebekle bu iş takdir edersiniz epey yorucu.Allah tüm annelere sağlık ve kollarına kuvvet versin özellikle benim gibi transporter olanlara..:))

1 Kasım 2009 Pazar

Bebeğime ne alsam


İlk 3 ayda en çok kullanıp ,en memnun olduğum şeylerin bir listesini çıkarmak istedim belki yeni bebeği olacaklara faydalı olurum..

1.Sudocrem:Pişik kremi olarak kullanıyorum.Mothercareden bulunabilir.Gerçekten etkili bir krem aynı zamanda güneş yanıkları ,sinek ısırığı için de faydalı olduğu söyleniyor.

2.Sebamed şampuan ve bebe yağı:Sebamedin tüm ürünlerini doktorumuz da önerdi ;paraben içermeyen tek bebek serisi(en azından benim bildiğim).. Birçok markada (örn.mustela)paraben var ve bu da en hafifi erken ergenliğe neden olan semptomlar gelişmesine neden oluyor.

3.Lansinoh gögus ucu kremi:Emzirmeye başlarken özellikle ilk günler eminim herkes için çok acılı geçmiştir.Sonraları zaman zaman sorunlarım oldu.Başlarda purelanla başladım ama lansinoh kıvam olarak daha güzel geldi bana.Kadındoğum doktorum gebeliğin son haftalarında başlanması gerektiğini söyledi ama bazı kaynaklarda erken doğum eylemini tetikleme riskinden söz ediliyor.Karar size kalmış..Bir de alırken önce küçük boyunu alın memnun kalırsanız büyükle devam edersiniz hem de hastane çantasında fazla yer tutmamış olur.

4.Can bebe alt açma örtüleri:Kullan at özellikte olan bu örtüler gerçekten çok pratik,özellikle misafirliğe giderken çantada mutlaka olmalı.Her markette olmuyor,çocuk bezi reyonlarında dikkatle bakılmalı, sorulmalı..Kipanın da muadil bir ürünü var.

5.Unibaby yenidoğan ıslak mendil:Yine paraben içermeyen nadir ıslak mendillerden.. Dışarıda kullanım için tavsiye olunur..Evdeyse münkünse kaka sonrası yıkanmalı ,değilse pamuk +kaynamış soğumuş suyla silinmeli..

6.Mycey emzirme örtüsü:İşte en çok parasını hak eden ürün.Gezmeyi seven anne babalardansanız ve yenidoğan bebeğiniz sık sık emmek isteyeceği için her yerde rahatlıkla emzirme işini halledebileceğiniz bir örtü..Alırken çok gerekli olr mu ki demiştik ama inanın bir tülbentin altından emzirmeye çalışan insanları gördükçe ne kadar gerekli olduğunu anladım.

7.Mothercare yenidoğan 10 lu set:Gerçekten epey kıyafet almıştım ama en çok bu setteki kıyafetleri kullandık.O kadar yıkamaya rağmen hiç çekmedi ve nerdeyse hala kullanıyorum.Yanlız alırken yenidoğan setleri de kg.larına göre,biraz büyük olanını seçin.Bebek ufak doğsa da kollarını kıvırıp başlarda kullanabilirsiniz.Yanlız iç zıbın olarak mothercaredekilerin önleri biraz açık yaz için sorun olmamıştı fakat kış bebeklerinde belki önemli olabilir.

8.7li yenidoğan önlükleri:Hamileyken şunu çok net dediğimi hatırlıyorum .Niye 7li satılıyor ne kadar çok .Sonra gidip bir 7li daha aldık.Beril çok kusan bir bebek hala da çok kusuyor her öğün sonrası..Şimdi bir de salyası akıyor.Eğer önlük takmazsak eminim giysileri 2 dakikada sırılsıklam olur.Bir de bunun diş çıkarma aşaması var ki salyayı 2ye katlar ,yani önlük gerekli derim..Tabi uyurken unutmamak ve çıkarmak lazım.
İlk etapta aklıma gelenler bunlar ,umarım birilerine yardımı dokunur...:))

Hep gezsek diyorum


Bugünlerde Beril müthiş hareketlendi ,dur durak bilmiyor,koyduğumuz yerde durmuyor..Sürekli kucakta dolaşmak istiyor..Evi kucakta dolaşa dolaşa akşama belimde sanki bir bıçak varmış gibi yatıyorum..Türlü aletler aldık,anakucağı ,hamak,oyun halısı ,park yatak ama bana mısın demiyor..En güzeli kucak diyor başka da bişi demiyor..Doktora sordum normal dedi,aslında beyni hadi şuraya gidelim diyormuş ama vucüt daha hazır değiliz otur oturduğun yerde diyormuş..O da ayak olarak bizi kullanıyor..Tabi bu da evdeki işlerin kalmasına sebep oluyor..Eskiden çalışırken ev hanımlarına özenirdim ne güzel bir sürü boş zamanları var diye ama şimdi gelin görün ki hiç de öyle olmadığını anladım hele ki bizimki gibi küçük bebeği olanların..Resimde Berilin nadir yattığı bir anı görülüyor..

30 Ekim 2009 Cuma

Berilin Anlamı



Geçen gün Panorada, Beril arabasında uyurken fırsat bu fırsat diyip favori mağazalarıma bir uğrayayım dedim; bu sırada bir kıza rastladım..Boynunda isim yazan kolyelerden vardı.. Bir baktım Beril yazıyor..Tabi hemen sordum isminden memnun musun diye..Çok memnunum dedi hatta 2 ismi varmış o Berili tercih etmiş..
En çok merak ettiğim şeylerden biri : Beril ilerde ismini sevecek mi?Çünkü bir bebeğe isim koymak büyük sorumluluk..
Beril ismi ,babasıyla tek ortak beğendiğimiz isimdi diyebilirim ;onun beğendiklerini ben ,benim beğendiklerimi o beğenmedi Beril hariç..Çok sık olan ve her yenidoğana konan isimler dışında, hem söylenişi hoşa giden, hem de kısmen de duyulmuş bir isim olsun istedik.Tabi anlamı da güzel olmalıydı.
Berilin anlamı değerli mücevher taşı demek..Aslında zümrüt,aquamarin gibi tüm bu taşların genel ismi..(Eğer erkek olsaydı Rüzgar olacaktı ismi)
İnşallah sever ismini biz de bunu görürüz ,insana şu anda çook uzakmış gibi görünüyor o günlere gelmek..Ama tabi bu bloglar hep onun için o ilerde bir gün büyüyüp bunları okusun diye..:))

Buhar Makinesi


Hamileyken bir listem olduğunu hatırlıyorum ..Çoğu şeyi araştırmış ve daha sonra vaktim olup alamam diye 7-8 aylık hamileyken almıştık.Fakat Beril temmuz doğumlu olduğundan buhar makinesi ,bu listede olduğu halde sonraya kalan şeylerden biridir.Ta ki geçen haftaya kadar.
Malum soğuk havanın Ankaraya gelmesiyle gece kaloriferi yakıp uykuya daldık .Fakat gelin görün ki Beril gece 3e doğru hırıltılı sesler çıkarmaya başladı ,aslında ben de rahatsız olmuştum,hava epey kurumuştu..Tabi insanın aklına hemen kötü şeyler geliyor acaba çocukcağızın burnunu bişey mi tıkıyor diye o saatte burnuna burun aspiratörünü sokup bir de ağlattım ama neyse ki değilmiş.
Ertesi gün hemen buhar makinası almak için yola çıktık..Eskiden internetten herşeyi araştırıp alırdım hatta kullanıcı yorumları okumadan ve blog dostlarına bakmadan aldığım şey sayısı azdır ..Fakat bu sefer Berilin ağlaması nedeniyle biraz kader kısmet şeklinde Esseden bir buhar makinası aldık..Ama fena çıkmadı neyse ki..Şimdi ne zaman kaloriferi açsam ilk iş buhar makinasını da açıyorum gerçekten çok faydası oluyor aklınızda bulunsun..

26 Ekim 2009 Pazartesi

Oyun Halısı


Daha erken midir bilemedim ama bir oyun halısı aldım Berile.Başbaşa geçirdiğimiz son aylarda yapışık ikiz modu ikimiz için de güzeldi..Fakat son dönemlerde sadece benim kucağımda uyuma ve sakinleşme durumu beni tedirgin etmeye başladı..Ben de hem farklı bir yerde eğlenmesi, hem de benim hiç olmazsa bir süre elim kolum boşken kendi işlerimi yapabilmem için bu halı gerekliydi..Blog ve forum sitelerindede yaptığım araştırmalar sonucu tekmele ve oyna oyun halısında karar kılıp, internetten siparişle aldım.Fakat gelin görün ki henüz istenilen başarıya tam ulaşamadık..Çünkü Beril için bu halıdaki oyuncakları ve desenleri benim kucağımdan izlemek çok daha eğlenceli..İçine koyduğumda ise en fazla 10-15 dakika kalıyor..Daha uzun süreler kalması için sanırım daha büyümesi gerekli..Yapışık ikizliğe devam ..:))

22 Ekim 2009 Perşembe

Atta çantası


Başlı başına bir blog yazısını ayırmak lazımdı atta çantasına..Eskiden de çok küçük çantalarım olmadı benim..Ama bizim atta çantası kadar da bavul tarzı çanta taşımışlığım da yoktur..Eski çantanın içeriği oldukça farklıydı ,bir sürü makyaj malzemesi ,parfüm,tarak,ayna,sakız,ıvır zıvır...
Ama şimdi cüzdanımı bile almadan çıktığım oluyor..Geçen gün markete gittim ,bir güzel alışverişimi yaptım kasaya geldim, bir baktım cüzdanım yok ama yedek bebek bezim vardı o başka..Malesef bebek bezi kabul etmiyorlarmış..Bir koşu elimde bebek arabası (bahsedilen koşuya yüksek bir yokuş dahildir)eve dönüp ,arabada uyuyan Berili en alt kattaki komşu teyzeye emanet edip evden cüzdanı aldım..Tekrar markete döndüm..Hayatımda ilk defa markete gidip de Aa cüzdanım yokmuş demiş de oldum...
Aslında atta çantasının içeriğinde öyle çok şey var ki( 2-3 bebek bezi,alt açma örtüsü,bir takım bebek kıyafeti,2 önlük,eldiven,kusmuk bezleri,emzik kutusu ve emzikler,2 değişik çeşit ıslak mendil,kağıt mendil,ufak bir havlu,şapka,patik,yelek,hırka,vs..)çok normal cüzdanın olmadığını fark etmemek...

21 Ekim 2009 Çarşamba

3.ay


Yarın inşallah kızım 3.ayını dolduruyor, ben de oturup düşündüm neler değişti hayatımızda diye..Ya da neler değişmedi diye yazmak daha mı pratik olacak :)

1.En önemlisi uyku ..(Kesintisiz uyku uyumak ne güzel bişeymiş şöyle 7-8 saat..)

2.Eşinle aynı anda yemek yemek..(Genelde şöyle oluyor:'Hayatım hadi sen yemeğini ye ben tutayım bebeği'')

3.Elini kolunu sallayarak alışveriş yapmak..(Hızlıca markete girilir ,bebek arabasının geçebileceği ve sadece gerekli olan şeylerin olduğu reyona girilir ,aman ağlamadan kendimizi marketten atalım diye ,kuzunun gözünün içine bakılıp türlü şirinlik yapılıp, şarkılar söylenir..Bu sırada  ,seni deli mi bu kendi kendine konuşuyor diyenlerin  bakışları görmezden gelinir..)

4.Zamansız ve plansız dışarı çıkabilmek..Emme saatini ayarlamadan ya da ya şimdi emdi bizimki kesin kusar biraz bekleyip çıkayım derken zamanın geçmiş olduğunu fark edip vazgeçmek..Ya da nasılsa kustu artık kusmaz derken tam üstüne hırkasını güç bela giydirmişken ayarlayıp önlüğün arasından(ki bu önlükler newborn önlüklerdir,boynuyla arasında 1 cm mesafe ya vardır ya yoktur)ta iç zıbına kadar kusar..Tabi bu arada halıya da kusmuştur ki dışarı çıkabilmek için bunu da silmek gerekir..

5.Küçük bir çantayla dışarı çıkabilmek..Bir atta çantası (çanta demek haksızlık olur bavul diyelim)olmadan bir yerlere gitmek..

6.Bebek arabasının geçebileceği yolları düşünüp ona göre bir yerlere gidebilmek..
(Daha epey şeyler yazılabilir ama kazara hamile birileri okur da üzülür şimdi yazık kimselerin gözünü korkutmak gibi olmasın..)Tüm bu yazılanlara hatta daha fazlasına canı gönülden katlanılır..Her gün şükür edilir iyi ki doğmuş ve iyi ki benim kızım olmuş Beril diye..Bazen zor olsa da ve hiç bir şey bundan önce geçen 29 yıla benzemese de gerçekten onun bir gülümsemesi herşeye değiyor..Allah bütün bebeklere sağlık ve mutluluk versin ..Çünkü onlar mutlu ve sağlıklı olunca eminim tüm anneler de mutlu olacaktır..:))

3 Ekim 2009 Cumartesi

Kolik


İnternet günlüğü adı altında başlayan blogum son durum olarak aylık ,hatta neredeyse yıllık kıvamına gelmeden ,uykumdan feragat ederek yazıyorum..Malum son 2,5 ayımız 2 saatte bir doyurma ,gaz çıkarma ,alt açma şeklinde geçiyor..Tabi uyku düzenimiz de daha doğrusu düzensizliğimiz de her gün farklı olduğu için blog yazarı modundan anne moduna daha bir kaymış bulunuyorum..Fakat bizi en çok zorlayan durum, konu başlığından da anlaşılacağı üzere kolik oldu..Meğer ne çokmuş kolik bebek sahibi..Bilindiği üzere bu bebekler anne karnını özlüyorlar ve belli saatlerde ağlıyorlar ki ne ağlamak..Ve tabi sebepsiz bir ağlama..İlk zamanlarda duyduğum ve yok artık dediğim çoğu şeyi denedim..En başarılısı kesinlikle kurutma makinası sesi..Anne karnındaki sesleri taklit ettiği için sanırım Berilde çok işe yaradı..Çünkü çılgın bir ağlamanın ortasında kitlenip eski bir arkadaşını görmüş gibi şaşkın bir şekilde makineye bakıyor..Bir de bebek hamağı adı altında internette satılan bir beşik de bir süre için faydalı oldu..Zaten sallanmayı her bebek sever,hatta bir akrabamızın 7 yaşındaki kızı bu beşiği gördüğünde şöyle dedi:'İşte hayalimdeki yatak!'Çok güldük..

4 Ağustos 2009 Salı

Berilimiz geldii


22 temmuzda Beril hanım aramıza katıldı..İşte detaylar 21 temmuzda doktorumuzda randevumuz vardı,bir heyecanla gittik..Yarın sabahtan hastaneye gelin kanlarınızı verin ,oda rezerve edelim dedi..Neyse biz gittik hastane çantasını arabanın bagajından çıkarmadık bile..Kanlar alındı,öğleden sonra boşalacak oda ayarlandı ,hatta akşamdan beri aç olan ben su bile içtim ,Allahtan kocamın getirdiği poğaçayı yememişim (annemle eve gidince balkonda son bir kahvaltı yaparız diye yememiştim)..En son hadi bir de nstye bağlayalım sizi dediler..Ara sıra ağrılarım oluyordu ,o gün de vardı..Nst de kontraksiyonların 55e çıktığını ve düzenli bir hal aldığını gören hemşirenin yüzü değişti..Hemen Nuri bey bunu bir görsün diyerek odadan koşarak uzaklaştı..Tabi ben de suyu kenara bıraktım..Sonuçta artık bir gün sonrayı bekleyemeceği belli olan Beril hanımı saat 14.00 itibariyle almaya karar verdiler..Tabi bu sırada biz de herkesi telaşa vermeden ufaktan hastaneye gelmeleri yönünde aramaya başladık..Saat 2 ye çeyrek kala hemşire gelip sondayı taktı ,ameliyathane kıyafetlerini giydirdi ve beni tekerlekli sandalyede götüdüler..Bu sırada annemi hatırlıyorum çok fena ağlıyordu..Ben de ise garip bir mutluluk vardı en sonunda kuzuma kavuşacaktım..Neyse ameliyathane kapısında trombositlerimin çok düşük olduğunu ve genel anestezi almam gerektiğini söylediler ,birden moralim bozuldu çünkü en başından beri epidural istiyordum..Ama yine de o kadar da önemsemedim..Sonra Nuri abi geldi Canım benim hadi bakalım dedi yanaklarımı sıktı sonra aniden başım döndü ve karanlık başladı..
Saat 15.20 ağlayan bebek sesleri,uyanma odasındayım..Gözlerimi açmaya çalışıyorum ama çok zor..Ardından bebeklerin olduğu tarafa bakıyorum,bir tanesi çok ağlıyor benimki mi acaba diyorum..Bir hemşire geliyor elinde benim bebeğim ,ne çok saçı var diyor..Emzirmeye çalışıyor..Çok ağlayan değilmiş demek ki diyorum..Ama düşünceler kafamda uçusuyor..Sonra bizi çıkarmak için hazırlıyorlar..Kapıda babamla kocam bizi bekliyorlar..Tabi herkes bizi farkedince yanımıza geliyor..Odamıza gelince bakıyorum herkes bebeğe bakıyor,beni unuttular sanki..Ama ben de onu istiyorum yanımda,zor bela giydiriyorlar herkes panikte çünkü..Herkes bakınca hemşire emzirmek için yanıma getiriyor..Acemi anne ve acemi, bebek hikayemiz böylece başlamış oluyor...:))

8 Temmuz 2009 Çarşamba

Heyecan


Az kaldı..Artık 38. haftaya yaklaştık..Tabi bu arada Beril hanım sıkılıp süpriz de yapabilir..Hastane çantasının eksiklerini nihayet dün tamamladım..Ama sanki abarttım..2 tane küçük bavul oldu..Eksik kalacağına fazla olsun diye düşündüm ..
Bu arada her gece doğumla ilgili ilginç rüyalar ve düşünceler içindeyim..Yaklaştıkça korkuyorum ama mutlulukla ve heyecanla karışık bir korku..Merak ediyorum kime benziyor acaba diye..Çok dua ediyorum sağlıklı ve hayırlı bir çocuk olsun diye..Bazen de garip ağrılarım oluyor karnımda ,o zamanda tamam başlıyor doğum diye heyecanlanıyorum..Yani bu günlerde ilginç rüyalar,müthiş sıcaklar ve büyük bir heyecan içindeyim..Hadi hayırlısı..:))

7 Temmuz 2009 Salı

Bebek Hareketleri


16 haftalık hamileyken başladım internette araştırmaya ,acaba bebek hareketleri nasıl hissediliyormuş diye..O kadar çok kafa karıştıcı ve garip açıklama vardı ki mesela birinde bir kelebeğin içinizde kanat çırpması gibidir diyordu..Nasıl yani kelebek nasıl kanat çırpar ki insanın içinde diye düşünüyordum..Sonra 33 haftalık hamile bir arkadaşıma sordum ben böyle sanki gaz geçişi gibi bişi hissediyorum onlar mı oluyor diye..O da dedi ki yok öyle gaza benzemez baloncuk patlaması gibi oluyor önce..
Neyse ben nihayet 20. haftada anladım nasıl olduğunu, aslında o başta hissettiklerimin de bebek hareketi olduğunu..Şimdiyse artık yeri çok daraldığı için ya çok sert hareketler oluyor,ya da kayma hareketleri..En çok da hıçkırıkları beni telaşlandırıyor..Hareketleri bir süreliğine kesilince merak edip niye hareket etmedi demek,ya da 15 dakika boyunca hıçkırırsa niye bu kadar uzun hıçkırdı bu sefer diye endişe etmek..Ama sanırım insan anneliğe böyle böyle alışıyor...

2 Temmuz 2009 Perşembe

Gebelik Testi


İlginç bir başlık oldu biliyorum..
Hele de karnı burnunda bir kadın olarak eczaneden bir gebelik testi aldığımı hayal edip epey güldüm..
Ama bu konunun çıkış nedeni ve bir blog yazısı olmasının tamamen farklı bir sebebi var..
Geçen gün arayan bir arkadaşım gebelik testleriyle ilgili bişiler sordu..Tabi gebelik de planladığı için 20 dakika telefonda konuştuk ,ben de gebelik testi yaptığım zamanlara döndüm..
Gördüğüm negatif testlerden sonra o ince silik çizgi ne kadar da mutlu etmişti beni..
İnsan için ne kadar da önemli bir şey aslında incecik bir çizgiyi görebilmek ve sonrasında herşeyin bir anda değişmesi..Hele ki bebek isteyen biri için..Allah isteyen herkese o 2. çizgiyi göstersin...

22 Haziran 2009 Pazartesi

Çilek Reçeli


Eskiden meyva yemek benim için bir külfetti..
Annem evde peşimde meyva tabağıyle dolaşırdı ben de derdim takipçi meyva tabağı yine peşimde diye..
Ta ki hamile kalıncaya kadar, birden bire meyvalara karşı bir istek uyandı bende..
Sanırım yılların intikamı olacak ,artık marketlerde en seviğim reyonlar da meyva reyonları...
Tabi meyvalar konusunda da çok bilgili değilim..Geçende almaya çalıştığım çileğin reçellik çilek olduğunu öğrenip alamamış ,klasik çileklerle yetinmek zorunda kalmıştım..
Ama dün karar verip, madem öyle ben de çilek reçeli yaparım diyerek aldım çilekleri..
Bakalım sonları ne olacak inşallah çilek reçeline dönüşebilirler..Şimdi harıl harıl internetten güvenilir çilek reçeli tarifi arıyorum..:))

21 Haziran 2009 Pazar

Geri Dönüş


Çok ihmal ettim çook,biliyorum..
Sandım ki doğum iznine ayrılınca her gün yazacağım..
Ama öyle olmadı, kendime gelmem 1 ayı buldu..
Bu arada minik kuşum büyüdü ,35 haftalık oldu maşallah..
Tabi hazırlıklar da bu izin dönemine kaldığı için beni epey meşgul etti..
Ta ki bir internet günlüğüm olduğunu hatırlayana kadar..
Daha sık görüşmek üzere diyelim ve görüşelim..:)

17 Nisan 2009 Cuma

Göbişle maceralar


Bugün ilk defa bir hastam 'Ne zaman doğum iznine çıkacaksınız dedi?'şaşırttı beni..Demek o kadar belli oluyor dedim..Aslında epey saklamaya da çalıştım baştan kendilerini..Ama göbiş ve Beril iş birliği bel çevresini şu an itibariyle 93 cm e çıkarmış durumda..Pek öyle gizli bir durum yok yani ,insanlar da bakar kör olmadığına göre..:)
Bir de minik kuş nnormalde sakin sakin dururken ne zaman aerotör(dişçilerin pis oyucu aleti )sesini duysa hemen tekme atmaya başlıyor..Demek ki insanoğlunun bu sese gıcık olması anne karnında başlıyor..

9 Nisan 2009 Perşembe

Bahar yine yeniden


Süper bir hava var,nihayet bahar geldi sanırım..Hafta başından beri fırtınalı ve yağmurlu günlerden sonra bu masmavi gökyüzü beni çok mutlu etti..Kendimi dışarı atasım var, ama hastalar da iyi havayı bulunca tedaviye gidelim demişler demek ki..Dolayısıyla otur kliniğinde ,yaz bloğunu ,yap dolgunu şeklinde bir gün bizi bekler..:)

2 Nisan 2009 Perşembe

Değişim



Düşündüm de 6 aydır ne çok sevip de yapmadığım şey var..Üstelik hepsi de bunca yıldır kesinlikle vazgeçemem dediğim şeyler..Mesela kahve içmek,sabah güzel bir kahve gibisi var mıdır derdim eskiden ,ilk hamile olduğumu öğrendiğimde kahvesiz nasıl yaşanır acaba diye epey düşünmüştüm..Demek ki her bağımlılıkta olduğu gibi kafein bağımlılığı da geçiyor..Sonra katkı maddesi içeren ve hiç fark etmeden hayatımızda olan binlerce abur cubur..Aman dikkat edeyim derken fark ediyorsunuz ki aslında bir sakız bile binlerce katkı maddesi içeriyormuş..Neyse onları da minimum düzeyde tutmayı öğrendim..Bir de eskiden acayip parfüm severdim ve resmen parfümle yıkanıp çıkardım..Sonra daha hamile olduğumu bilmeden parfüm kokusu bana çok yapay ,iğrenç bir koku gibi gelmeye başladı..Kendimi zorlasam da özellikle ilk 3 ay kesinlikle parfüm kullanmaz duruma geldim..Demek ki neymiş hayatta vazgeçilmez diye birşey yokmuş..

30 Mart 2009 Pazartesi

Seçmek ya da seçememek


Dün malum seçim vardı..Okula bir gittik ki korkunç bir kuyruk var ve koridor nasıl havasız..Neyse duvar kenarlarına sıra falan koymuşlar iyi olmuş..Ben de yaşlı teyzelerle oturdum biraz ..Sonradan hamile olduğumu fark edip bana yer verdiler önden girip oy kullandım,fakat tabi sevgili eşim beklemek zorunda kalınca ben de dışarda en azından temiz havada oturup beklemeye başladım..Sonunda akşam eve dönüp merakla seçim sonuçlarını beklemeye başladık..Ve gördük ki Ankarayı yine Melih Gökçek kazandı..Yine delik deşik yollar,hiç bir hizmetin gelmediği bir Çankaya ,boşa sırada beklemiş bir hamile..:((

24 Mart 2009 Salı

Ümitsiz ev kadınları


Cnbc-e nin dizileri süper oluyor..Özellikle CSI-NY ,Without a trace ve desperate housewives.. İnsanın kendini ümitsiz ev kadınları dizisine yakın hissetmesi de garip bir durum..Hem ev kadını olmayıp hem de (çok şükür ki) ümitsiz bir durumda değilken ..Ama gerçekten senaryo süper,sürükleyici ve çok süprizli..Ne yapalım biz de mecburen seyrediyoruz :))

Hedefli Alışveriş


Artık tutumlu bir insan olmaya karar verdim..Bu cümleden eskiden çok savruktum şimdi düzelmeye çalışıyorum anlamı çıkmasın.Aslında işin özeti şu, taşındıktan sonra baktım ki dolaplar dolusu kullanılmayan eşya, kozmetik malzemesi, kap kacak var..Bundan sonra alışverişlerde daha dikkatli olmaya karar verdim..Eskiden alışverişe çıkınca almam gerekenin yanında ' a bu da indirimdeymiş' deyip başka gereksiz şeyler de alıyordum ( ki biliyorum, çoğu kişi ben de ben de diyor). Artık sadece gerekli şeyleri almaya çalışıyorum.. Mağazaların bizi gaza getirmek için yaptıkları kampanyalara ve indirimdeyiz çok ucuz sakın kaçırmayın tarzı promosyonlarına da göz ucuyla şöyle bir bakıp gülümseyerek geçiyorum..Bakalım ne kadar devam ettireceğim..
Sevgili dostlar eğer birgün alışverişte karşılaşırsak, lütfen siz de beni uyarın motivasyona ihtiyacım olabilir zaman zaman..:)

17 Mart 2009 Salı

Acele


Hep bir yere yetişme derdindeyiz değil mi?Dün akşam işten çıkışta ,eve ölçü almaya gelecek perdeciye yetişmemiz gerekliydi..Fakat feci bir trafikte santim santim ilerliyorduk ve benim belim inanılmaz ağrıyordu..Gebelik başından beri zaten kronik bir bel ağrım var,özellikle de yorulunca pik yapıyor..Hele ki arabada sabit bir pozisyonda hele de en az yarım saat süren eve dönüş yolculuğunda dayanılmaz bir hal alıyor.Neyse bir şekilde eve varıp ,perdeciye derdimizi anlatıp ve derin bir oh çekince artık bu yetişme işini düşünmeye başladım..Öğlen de aynı şeyleri yaşadığımı fark ettim..Acele bir şekilde yemek yiyip ,koşturarak klinikte bekleyen hastalara dönmek zorunda oluşumun 7. yılındayım..Artık tatil istiyorumm çok acill..

16 Mart 2009 Pazartesi

KAR


Pazar sabah saat 6.00 ,hava nasıl aydınlık ..Pencereden bir baktım kar yağmış ve yağmaya da devam ediyor..Bütün ağaçların üstleri karla örtülmüş ve süper bir manzara oluşmuş..Fakat bu kar çok kalıcı olmadı ,öğleden sonra nerdeyse mucizevi bir biçimde hepsi erimişti..Ben de bahar geliyor ,çiçekler açıyor derken karla yeniden karşılaşmanın şokunu biraz da olsa attım neyse ..
Related Posts with Thumbnails