30 Eylül 2010 Perşembe

Aylar Sonra İlk Hasta

Son hastama baktığımda 30 haftalık gebeydim..
Karnımdan dolayı, zor yaklaşır olmuştum hastalara..
Şimdi Beril, 14 aylık kocaman bir bebek oldu..
Ve nihayet 16 ay sonra anne, ilk hastasına bakabildi..
Özlemiş miyim?
Hem evet,hem hayır..
Özlemişim; çünkü farklı bir dünyaya geçiyor insan..
Faydalı oluyorum duygusu, bunca yıl çalışınca özletiyor kendini..
Özlememişim; çünkü evde sıkılmadım ki hiç..
Belki boş boş dursam sıkılırdım belki ama Beril vardı..
Yeterince oyaladı beni..
Birlikte olmak güzeldi ama nereye kadar..
Artık annenin çalışması lazım..
Bir de tam istediği gibi bir iş bulabilse süper olacak ama dur bakalım..

28 Eylül 2010 Salı

Bir Annenin İç Sesi

Bu çocuk gelişimi ve psikoloji konusu beni aştı artık..
Evet, mümkün oldukça kafama uyan doktorların kitaplarını okudum..
İç sesimi hep açık tutup , bana uyanları uygulamaya gayret gösterdim..
Ve her zaman 0-3 yaşın çocuk gelişiminde ve ilerideki hayatında en önemli dönem olduğunu hep gözümün önünde bulundurdum..
Gel gelelim çevre faktörü için yapabileceğim bir şey yok..
Çevremizde öyle garip düşüncelerde insanlar, öyle garip fikirlere sahip anne-babalar var ki,  inanın bazen ne yapacağımı şaşırıyorum..Ki çocuklarımız bu insanların çocuklarıyla aynı yerde büyümük zorunda..

İşin komik yanı bu insanların hareketlerini eleştirmediğim halde onlar bizim ebeveynlik davranışlarımızı sorgulamaya kalkıyor..İşte bu noktada benim sabır sınırlarım zorlanıyor..
Daha önceki yazımda bahsetmiştim benim eşim , kızım ne isterse yapacak karakterde bir baba.
Bazı durumlarda otoriteyi benim uygulamam gerekiyor, hal böyle olunca.. Aramızda dengede tutturmayı çoğu zaman da iyi başarıyoruz..Mümkün oldukça tutarlı olmaya çalışıyoruz ki , bence bu çok önemli..
Yine de  herşeyi kısıtlayan, herşeye hayır diyen insanlar değiliz..
Benim merak ettiğim konu şu çocuk büyütürken çocuğa illa kızılmalı,herşeyi sınırlanmalı mı?
Yoksa belirli şeylerde hayır denilip, hayat algısı yeni açılmış bir bebeğin çevreyi tanıması desteklenmeli mi?
Ben ikinci şıkkı seçenlerdenim..
Belki yanlış yaptığım çok şey oluyor ama iç sesim bunun doğru olduğunu söylüyor..

Son söz olarak, herkes kendi çocuğunu yetiştiriyor arkadaşlar ne olur birbirimize karışmayalım ,böylesi çok daha iyi..

27 Eylül 2010 Pazartesi

Tatil Notları

Bebekli tatil , eski zaman tatilleri gibi olmuyormuş anladım..
Sürekli bir papaz kaçtı oyunu gibi geçti tatil..
Anne ve babamın da oyuna dahil olması elimizi epey rahatlattı..

Şimdi Beril'li tatilden kısa notlar:
1. Ayağını bile denize sokmadı, hatta korktu bile denebilir..Bizim de denize gitmemize kızdı..Denize gidelim mi diye sorunca ''YOK'' dedi..

2. Kumlarla oynadı ,kumdan kale yapanlarla epey ilgilendi..Fakat bir gün bir talihsizlik sonucu kumdan bir kaleye takılıp düştü,yüzü gözü kum olunca ağladı,ağladı..Böylece kum oyunumuz da sona ermiş oldu..

3.Çocuk klübünden çok hoşlandı,hatta tüm zamanını burada geçirmek istedi,çıkarmak istediğimizde çok üzüldü..Sona doğru buradan kaptığını düşündüğümüz bir üst solunum yolu enfeksiyonu geçirdi,burnu aktı,öksürdü,hapşırdı..

4.Mini diskonun müdavimiydi, dans etmeden yatmadı..Her akşam ilk giden ve son çıkan biz olduk..Bu kadar çok dans eden ve eğlenen çocuk görmek Beril'i çok mutlu etti..

5.Geçirdiğimiz burun akıntısı sebebiyle burnu tıkanan Beril, bir gecede 12 kere kalkarak bu alanda yine kendine ait olan bir rekoru daha egale etti..

6.Yemek konusu ise ayrı bir faciaydı..Hiç bir şey yemeyerek de hayatta kalınabileceğini bizlere göstermek için uğraştı ..Bir insan, salatalık suyuyla kaç saat acıkmadan durabilir?Cevap veriyorum : 4 saat

7.Yabancı çocuklarla epey arakadaşlık kurdu,kendi yaş grubundan bulduğu Türk ,yabancı ,istisnasız hepsiyle oynadı..Hatta çoğu İngiliz ve Rus çocuğun elinden oyuncaklarını alıp kaçtı...Ver kızım oyuncağı dediğimizde götürüp veriyor gibi yapıp tekrar geri kaçırdı,çok komikti..

8.Eve döndüğümüzde ,depresyona girdi,niye geldik ki diye epey üzüldü...

Tatil dönüşü dinlendik mi yorulduk mu bilemedim,halen de düşünmekteyim..:))

15 Eylül 2010 Çarşamba

İsviçre Çakısı

Bilmiyorum tüm kız babalarında da var mıdır bu huy?
Yoksa bizimkine mi özeldir?
Bizim babamız Beril ne istese yapma, neyi istese verme durumunda sürekli..Aman ağlamasın,aman mutlu olsun diye..
Böyle bir durumda verdiği şeyin Beril için tehlike oluşturup oluşturmayacağını o an için düşünmüyor; yeter ki Beril mutlı olsun, ağlamasın yeter ona..

Geçenlerde başımıza gelen bir olayı size anlatsam sanırım çok daha net anlayacaksınız ne demek istediğimi..

Efendim benim çok samimi bir arkadaşım 37 haftalık gebe..Kendisi , Beril ve babamız bindik bir taksiyle eve doğru gidiyoruz..Ama Beril çok mızmızlandı, Tunalı trafiği tıkandı..Yanımdaki oyuncaklardan sıkılan Beril'i oyalayacak bir şey kalmadı..Bu sırada gebe arkadaşıma doğru Beril tekme sallamaya başlayınca,baktım iş çığrından çıkıyor..Ön koltukta oturan eşime dedim ki : '' Çantana bir bakar mısın?  Belki Beril' i oyalayacak bir şey vardır.. '' Benim kastım tabi anahtarlık falandı..O arada da gebe arkadaşıma soruyorum, Beril bir yerine vurdu mu birşey oldu mu diye..Yani geçen süre 3-4 saniye kadar..Bu arada baktım Beril , eşimin verdiği şeyle pek de güzel oyalanıyor..Aa neymiş ki derken,  ne göreyim..İsviçre çakısı...Hem de yan tarafında neredeyse açılmak üzere olan bir tirbuşon..Pes dedim..
Kısacası hizmette sınır yok bizim babamızda ; yeter ki kızı ağlamasın , herşeyi verebilir..

9 Eylül 2010 Perşembe

Mutlu Bayramlar Hepinize

Siz de içten içe çok mutlu olur musunuz bayram gelince?

Hep sevdiklerinizi arar mı gözleriniz?

Hiç küçükken yatağınızın kenarında kırmızı fiyonklu ayakkabınız olmuş muydu,yarın olsa da giysem diye beklediğiniz?

Benim içimde hala var, o kız çocuğu..Saçlarında kiraz tokaları,ortadan ayrılmış,iki yandan toplanmış..
Mutlu, bayram geldiği için,belki merakta kaç lira harçlık toplayacağım diye..

Beril'in de böyle hissetmesini isterim ,hem de çok..

3-4 günlük bir tatilden fazlası olduğunu bilmesini..

8 Eylül 2010 Çarşamba

Ev Yapımı Acısso

 Malum bu sene ben acı biberlere aşık oldum..Bir kısmını kuruttum..Bir kısmıyla da yukarıda görünen acısoslardan yaptım..
  Elimde bulunan acı biberleri ne yapsam diye düşünürken hemen her yemeğe konulabilecek,et yemeklerinin yanında sos olarak sunulabilecek acısos geldi aklıma..
 İki çeşit yaptım biri biraz daha acı,diğeri daha az..
 Şimdi gelelim tarife..
Malzemeler:
3 adet büyük domates
3 adet dolmalık kırmızı biber(orta boy)
Yaklaşık 250gr ya da daha az acı biber(bu miktar acı zevkinize göre değişir)
2 yemek kaşığı şeker
3 yemek kaşığı sirke
1 çay kaşığı tuz
Haşlamak için 0.5 su bardağı su
Öncelikle domatesleri yemeklik doğruyoruz,kırmızı biberleri temizleyip  orta büyüklükte doğruyoruz..
Acı biberlerin saplarını çıkarıp,hepsini orta boy bir tencereye alıyoruz..Suyu ilave ediyoruz..
(Mümkünse karnıyarık tenceresi gibi yayvan bir tebcereyi tercih edin..)
Dolmalık biberler pişene kadar hepsini haşlıyoruz..
Piştikten sonra blenderdan geçiriyoruz..Şeker,sirke ve tuz üçlüsünü ilave ediyoruz..Ve tekrar blendardan geçiriyororuz..
Şimdi ne kadar acı istediğinize göre değişen bölüm geliyor.
İnce pürüzsüz bir kıvam ve daha az acı istiyorsanız hazırladığımız sosu mutlaka süzgeçten geçiriyoruz..
Böylece marketlerde satılan acısso kıvamı ve tadına ulaşabilirsiniz..
Ama daha acı ve daha kıvamlı isterseniz bırakın öyle kalsın..
Ben bir kısmını süzdüm,bir kısmını bıraktım..
Böylece iki çeşitten de elde etmiş oldum..
Allah hayırlısıyla yemeği nasip etsin diyoruz ve bir kış hazırlığı postunun daha sonuna geliyoruz..

6 Eylül 2010 Pazartesi

Kusmak ya da Kusmamak

Bugün eski zamanlara döndüm..
Beril'in ilk doğduğu günlere..
Devamlı kusardı..
Önlüksüz fotoğrafı yok denecek kadar az o dönemlerde..
Bir gün üşünmedim saydım toplam 35 tane önlüğü vardı..Ve ancak yetiyordu.
Herhalde günde 10-12 defa kusardı..
Özellikle her yemekten sonra mutlakaiki kez kusardı,dışarıya gitmeden beklerdim kussun da gidelim yoksa dışarda batıp çıkardık..
Kendi üstünün battığı yetmezdi,benimki de batardı..
Çok korkardım geçmeyecek diye..
Başka bir hastalığı mı var, diye endişelenmekten bir hal olurdum..
Doktora her gidişimde ilk soru bu olurdu..
İlaç mı kullanmak gerekir bunun için acaba derdim.
Bir yaşına gelsin geçecek bekle biraz daha derdi..
Gerçekten öyle oldu,bir yaşına yaklaşırken azaldı,bir ara tamamen sıfırlandı..
Şimdilerdeyse,çok hareketli olduğundan arada bir yine oluyor ama en fazla günde bir kez..(Çok şükür ve maşallah diyeyim)
O dönemlerde o kadar üzülüyordum ki  ,bunun gibi bir yazı okumak için nelerimi vermezdim..
Google'da ''Bebeklerde kusma ne kadar sürer ?''konulu linkleri kaç kere okumuştum acaba saymadım..
Bu yazı bu yüzden yazıldı,belki birileri daha merak ediyordur,benimki kadar çok kusan bir bebeği olan endişeli bir anne ..
Umarım faydalı olur..

4 Eylül 2010 Cumartesi

Anni

An-ni..
İşte beklenen kelime buydu ve ancak bir hafta önce söyledi..
Artık fazla söylemiyor ama olsun..
Ben duyduğuma çok mutlu oldum , o da bana yeter..:))

3 Eylül 2010 Cuma

İlk Bisikletimiz

Beril ve bebek arabası baştan beri pek anlaşamadılar..
Hele artık hiç binmek istemiyor..
Yollarda minicik bebek arabalarının içlerinde bile mışıl mışıl uyuyan çocukları görünce , gıpta ediyorum..
Beril hiç bir zaman geze geze uyuyan bir çocuk olmadı..
Zaten uyumayı geçtim, arabada sakin sakin oturup, saatlerce dolaşmayı da sevmiyor..
Başta biraz otursa da , sonraları kıyamet kopuyor..
Ben de dedim başka bir çare bulalım.
Hem kucağımıza çıkmasın,hem de kendi de severek binsin..
Parklarda hep görüyordum, üç tekerlekli bisikletleri..
Biraz da internette araştırınca gördüm ki 10.aydan itibaren kullanılabilecek olanları varmış..
Resimde gördüğünüz Smart Trike Plus isimli bisikleti Beril çok sevdi..
Bebek arabasına oranla çok daha uzun süre üzerinde oturuyor..
Tabi hiç kalkmadan saatlerce oturmasa da , süre eskiye oranla uzadı..
Tek dezavantajı geriye yatmadığı için hep aynı pozisyonda kalıyor..
Yani bebeğiniz arabasında uyuyan bir bebekse çok uygun olmaz..
Güzel bir özelliği ise anne kontrol bölümünden ön tekerleği sağa ya da sola döndürebiliyorsunuz..
Ayrıca pedal kilitlenme sistemi var ve pedal dönerken çocuk ayağını araya sıkıştıramıyor..
Dört yaşına kadar kullanılabiliyormuş..Bu da iyi bir özellik..
Nasılsa bir gün birinden görüp isteyecekti.
Alırken çok dikkat etmediğimiz ,aldıktan sonra problem olan bir nokta da bu bisikletlerin katlanmıyor olması..
Sadece üst parçaları sökülüyor ama ana gövde yine de epey büyük..
Dolayısıyla arabanızın bagajına hem bebek arabası hem de bisikletin sığması neredeyse imkansız.(Çok büyük araba bagajları hariç)
Böylece bir tercih yapmanız gerekiyor ya araba ya bisiklet şeklinde..
Ya da bizim gibi ön koltuğa bisikleti emniyet kemeriyle bağlamanız gerekli..
Sonuç itibariyle her istediğiniz tek üründe olmuyor..

2 Eylül 2010 Perşembe

İpek Hanım'ın Çiftliği

Ne zamandır duyuyordum bu çirftliği ve alışveriş eden dostları..
Malum organik gıda olayına takık durumdayız Beril doğdu doğalı..
Dedim ben de bir deneyeyim..
Dün  kolimiz geldi..
Geldi gelmesine de bir kısmı eksik,yetmemiş yollayamamışlar..
Artık nasıl bir talep varsa?
Halbuki pazar gecesi maille ellerinde olan o haftanın ürünlerinin listesini yollamışlardı..
Seçtiklerimi de oradan aynı gece sipariş vermiştim..
İkinci problem evet organik,ilaçsız süper ama domateslerde bildiğiniz kocaman kurt vardı..
Tabi binbir yoldan gelmiş kocaman domatesi atmak zorunda kaldık..
Yolladıkları ürünlere en azından içinde kurt falan var mı diye bakmaları gerektiğini düşünüyorum..
Yani organik falan yiyelim derken kurtlu da yemeyelim değil mi?
Ücretleri çok yüksek değil ama kargoyu yansıttığınız zaman durum pek de parlak olmuyor açıkcası..
İyi taraflarına gelince ürünler güzel paketlenmiş geliyor ve ödemeyi sonradan yapıyorsunuz..
Böylece gelmeyen ürünlerin parasını önceden ödeyip boşuna geri ödeme beklemiyorsunuz..
Bir daha alır mıyım bilmiyorum ama çok da beklediğim gibi çıkmadı ..
Sipariş öncesi bilinmesi gerek diye düşündüm.
Yine de reklamın kötüsü olmazmış derler..Merak edenler için linki:
http://egesebzeleri.com/ipek_hanim_ciftligi/ciftlige_giris.html

1 Eylül 2010 Çarşamba

İlk Göz Muayenemiz

Beril'in 1 yaşını doldurmasıyla rutin göz muayenesi zamanı da gelmiş oldu..
Fakat ben kuzucuğuma ,ne kadar geç işkence yaptırırsam o kadar iyidir, mantığıyla bir ayı geçkin zamandır sallıyordum bu işi..
Sonuç itibariyle kaça kaç bu güne geldik..
Bugün de kendimizi göz hekiminin muayenehanesinde bulduk..
Gelelim merak edenler ve gidecek olanlar için rutin 1 yaş göz muayenesinin detaylarına..
Gittiğimiz doktorun genelde çocuklarla ilgilnemesi çok büyük bir artıydı..
Muayene odasında çeşitli oyuncaklar Beril'in çok ilgisini çekti..
Bekleme odasındaysa iki başka aynı yaş grubundan çocuğun olması çok iyi oldu..
Epeyce onlarla oynadı,eğlendiller birlikte..
Hatta hepsinin gözünde damla olduğu ve göz bebekleri deli gibi büyümüş olduğu halde hep birlikte oyun oynayıp,zıplayıp hopladılar..
Sadece tek kabus bölüm Beril'e damla damlatılan bölüm oldu..
Gerçekten çok ağladı ve gözünü açmamak için direndi..
Ama muayene kısmı sandığım gibi zor geçmedi,hatta çizgi film seyrederken yapıldığı için bir bölümü güzeldi bile denebilir..
Sadece son bölümde yine kucakta göz dibi muayenesi yapılırken yine bir ağlama bölümü geçirdik ama ne yapalım sağlık için dedik katlandık..
Çok şükür sonuçta herşey şimdilik normal dendi..
4 yaşında tekrar görüşmek üzere ayrıldık ..
Rutin göz muayenesi erken tanı açısından çok önemli,ne kadar erken tanı konursa tedavi de o kadar başarılı oluyor bildiğiniz üzere..
Ve son tavsiyem mümkünse çocuk üzerine çalışan ve hatta anne olan bir göz hekimi bulun bebişinize..
Related Posts with Thumbnails