31 Ekim 2010 Pazar

Nurturia Bir Yaşında..!!

Belki şimdiye dek duymamışsınızdır Nurturia'yı..
Belki  girip ucundan kıyısından okumuşsunuzdur..
Belki de fanatiğisinizdir benim gibi..

Nurturia kurulalı bir sene oldu, tam da bugün..
Biz bugün doğum günü kutlamasındaydık Nurturia'nın ailece..
Bu kadar güzel insan nasıl olmuş da bir araya gelmiş dedik..

Eğer sizin de annelikle ilgili kafanızda sorular varsa bir uğrayın derim Nurturia'ya..

27 Ekim 2010 Çarşamba

İkisi Bir Arada Mimlerim

         Bugün peşi sıra gelen iki mimle karşınızdayız..
         Birincisi sevgili Anne cafe'nin kitap mimi..
        
         1. Boncuğunuza kitap seçerken en çok önem verdiğiniz kriterler neler? 
        
         Beril yaş itibariyle henüz kitapların görsel bölümüyle ve hatta sayfalarını çevirmekle daha ilgili..Bir önceki dönemde sayfaları yırtmakla daha ilgiliydi..Dolayısıyla şimdilerde resimlerini anlatabileceğim, onun ilgisini çeken hayvanların olduğu kitapları almaya gayret gösteriyorum..

         2. Bir kitabın kapak tasarımı sizi cezbeder mi? 
         
         Kapak tasarımı cezbetse de içine mutlaka bakıp, Beril'in hoşlanacağı resimler var mıdır diye bakıyorum..

         3. Çocuk kitaplarının didaktik yaklaşımlarını nasıl buluyorsunuz?
          
         Daha henüz o aşamaya gelemesek de Işık Dişlerini Fırçalıyor isimli kitabı da yok değil ,hani..:))


         4. Çocuk kitaplarındaki resimler nasıl olmalı sizce? Hikayesini beğendiğiniz bir kitabı ilüstrasyonlarından dolayı almamazlık ediyor musunuz veya tam tersi oluyor mu? Hikayesi uyduruk olan bir kitabı grafiklerine aşık olarak aldığınız oldu mu? Grafiklerde aradığınız temel özellikler var mı? Varsa nedir?  
      
         Dediğim gibi biz zaten şu anda resimleri için alıyoruz,resim güzelse bizce tamamdır..İleride bu soruya cevabım kesin değişecektir..


         5. Çocuğunuzun şu anda en çok sevdiği 3 kitap hangileri? Bu kitapların bir ortak yönü var mı?
           Bu kitap boyut olarak Beril'in ellerine çok uygun, alt değiştirme savaşlarında işimize çok yarıyor ..Bir tavşan kendine uygun ayakkabı arıyor, resimleri çok hoş..




                                  Dünya klasikleri diye almıştım , çok renkli ve resimleri çok güzel..

           Sona en favori olanı sakladım,özellikle hayvanlı bir kitap olduğu için çok seviyor..
                                              Kitabın içeriği ise bu şekilde..  

                 6. Bir çocuk kitabı yazsanız hangi temayı işlemeyi düşünürdünüz, ya da temasız öylesine bir masal mı uydururdunuz?
                Kesinlikle hayvanların,kedi, köpek, kuş bulunan bir kitap olurdu..Bol resimli olacağı da kesin..

                İkinci mimimiz  Can'ın annesi tarafından gönderilmiş..Fazladan 10.000 liranız olsaydı çocuğunuz için nasıl harcardınız diye sormuş..

                Öncelikle ileriye dönük düşünürdüm, malum okul demek para demek artık..Hele ki kolej, özel okul fiyatları almış başını gitmiş..Bir arkadaşım TED Koleji için ilk kayıt ücreti adı altında 24 .000 lira aldıklarını söylemişti..Dudağım uçuklamıştı..İlla TED'e göndereceğim gibi bir derdim olmamakla beraber, böyle bir param olsa herhalde bir kenarda tutup ilerde eğitimi için kullanmayı düşünürdüm..



Bu mimi cevaplamak isterlerse sevgili Anne Yazar ve Serra'ya yollamak isterim..
Başka yazmak isteyenler olursa onlarınkini de memnuniyetle okurum..

    26 Ekim 2010 Salı

    Beril'in Dudağı, Benim Ödüm Patladı..!!

    Dün akşam Beril'in ikiz arkadaşları Aslan ve Ateş bizdelerdi..
    Çok eğlendiler  birlikte..
    Cumartesi doğum günleri bu kuzuların, biz de annesiyle süsleme ve hazılıklardan konuştuk..
    Tabi oğlanların uykuları geldi ve fazla kalamadılar..
    Beril bu duruma son derece üzüldü, sonuçta tam da eğlencenin ortasında arkadaşları aniden gittiler..

    Babamızın da işi geç bitecekti, yine de bir umutla belki 20:00 gelir diye bekliyorduk ..(23:00' de geldi oysa ki)
    Neyse saat 20:00 civarı kapı çaldı, tabi Beril de kesin babam gelmiştir diye sevinerek kapıya koştu..
    Fakat bir anda , tam da benim önümde bir düştü, yüzüstü parkeye..
    Nasıl ağladı , nasıl anlatamam..
    İlk önce bir şey göremedim yüzünde, kapıya gelen saçma anketörü kovaladım..
    Fakat ağlaması bir türlü geçmiyordu..
    Dikkatli baktığımda üst iç dudağında kanama fark ettim..
    Mümkün oldukça hızlı buz koymak istedim ama ne mümkün..
    Yaklaşık 15 dakika sonra dudak tam üç katına çıktı..
    Gerçekten korkunç bir görüntüydü..
    İçimin yağı eridi resmen..
    Tabi akşam yemeği yiyemedi, canı acıdığı için sürekli mızırdandı, mütamadiyen ağladı..
    Sonrasındaysa kocaman dudağıyla uyudu ama ben gece boyu kontrol için ne uğraştım..
    Sabahsa 6 da kalktı, henüz gün ağarmamıştı..
    Tabi ben ilk iş hemen dudağa baktım, neyse ki daha iyiydi..
    Öğlen ise iç yaranın artık tamamen kapanıp mor bir hal almasıyla ben de bir rahat nefes aldım..
    Kısacası hareketli bir bebek, her an gözünüzün önünde de olsa kazalara çok açık..
    Çok şükür ki bu olayı ucuz atlattık, Allah beterinden korusun..

    20 Ekim 2010 Çarşamba

    Özür ve Düzeltme :))

    Yok yok hepsini geri aldım..

    Allah'ım sana şükürler olsun dedim..

    Çünkü biliyorum benim karşıma böyle örnekleri özellikle çıkarıyor..

    Bir hanımla tanıştım dün..

    Beril kadar bir kızı, 2,5 yaşında bir başka kızı daha var...

    Asıl bombaysa şu bu hanım, 35 haftalık hamile..

    Yani bir ay sonra bir başka çocuğu olacak..

    Şimdi kendimi bu hanımın yerine koydum ve dedim ki boşver Hande; bir Beril ne kadar yaramaz olsa da bir Beril'dir..

    Önceki postla başını ağrıttıklarımdan, sızlanıp , çok yaramaz dediğim Beril'den, şııp diye büyüdü diyen hanım teyzeden ayrı ayrı özür dilerim..

    19 Ekim 2010 Salı

    Şıııp Diye Büyüdü !!


    Bir hanım vardı,  annemin bir tanıdığı..
    Bir Eskişehir ziyaretimizde bizim de tanıştığımız..
    Ben Beril'in koliğiyle boğuşurken, kadın gelip şöyle demişti: ''Aa bizimki şııp diye büyüdü, hiç anlamadık..! ''
    Belki moral vermek adına söyledi bilmiyorum ama bana hiç geçmeyecek gibi gelen günlerdi..
    Aksine sanki iki gün yaşıyordum bir gün yerine..
    İkinci bir çocuğu  düşünmek , işte o ilk günler yüzünden zor geliyor bana..
    Şimdilerdeyse zaman rölatif olarak daha hızlı, ama öyle de şııp diye geçmiyor..
    Hala Beril zor uyuyor, zor yiyor , zor oyalanıyor..
    Önümüzdeki kıştansa ayrı bir korkuyorum..
    Nasıl evde oyanalacak bu çocuk diye?

    Ama size yeni bir referans cümle yazayım, ben de ilerde Beril için kullanırım diye..
    Hem nasılsa unutuluyormuş ya eski zamanlar..

    ''Ay benim kızım , çocukluğu boyunca ya bir kez ağladı ya da iki..''
    Artık benim için ne derlerse:
    ''Yazık ayol kadın , bunamış herhalde..''..:))

    18 Ekim 2010 Pazartesi

    Sekiz Kural

    Tracy Hogg' dan güzel bir alıntı:

    Küçük Çocuk Oyunlarındaki Sekiz Kural :

    1. Eğer seviyorsam- benimdir.

    2. Eğer benim elimdeyse -benimdir.

    3. Eğer senden alabildiysem- benimdir.

    4. Eğer biraz önce elimdeyse- benimdir.

    5. Eğer benim gibi görünüyorsa- benimdir.

    6. Eğer benim olduğunu düşünüyorsam- benimdir.

    7.Eğer benimse, hiçbir şekilde, hiçbir yolla,hiçbir biçimde senin elinde olamaz.

    8.Eğer ben bir şey yapıyorsam ya da kuruyorsam- bütün parçaları da benimdir..

    Beril paylaşımcı değil, elindeki oyuncakları arkadaşlarıyla paylaşmıyor diye üzülmem boşaymış a dostlar..

    Ayının gereklerini yapıyormuş çocuk..

    Hatta 18 aylık çocuklarda daha beteri bile olurmuş, bütün dünya benimdir şeklinde..:))

    15 Ekim 2010 Cuma

    Dua

    Bir genç vardı, eski çalıştığım iş yerinde ..
    Kalp hastasıydı, dişi çekilmeden sormuştum..
    Üzülmüştüm , daha çok genç diye..
    Sonra ameliyat hemşiresi bir kızla evlendi..
    İkisi de pırıl pırıldı..
    Mutlu oldum..
    Kız hamile kaldı...
    Doğum yaptı, hemen geri geldi işinin başına..
    Ben de doğum iznine ayrıldım , bir daha görmedim ikisini de..

    Az önce bir  haber aldım ki , oğlan vefat etmiş..
    Çok üzüldüm, en çok da bebeğe..
    Allah rahmet eylesin, kalanlara bolca sabırlar versin..

    Bir daha derdimiz var diye üzülürken,  iki kere düşünelim olur mu?
    Çok şükredelim, elimizdekilerin kıymetini bilip..
    Hayat bu ne olacağı belli olmuyor..
    Şu an, en kıymetli an ve tekrarı yok..
    Yarın için dertlenip, dün için üzülmeyelim..

    Ve dua edelim..
    Sağlıklıyız diye..

    13 Ekim 2010 Çarşamba

    Mila's Daydreams




    Bir blogda gördüm bu resimleri, sonra da mail olarak da geldi..
    Bir bebeğin gündüz düşleri diye bir blog...Hepsi birbirinden şeker resimler...

    Düşündüm , Beril de ister miydi ilerde böyle resimleri olsun?
    Belki daha küçükken çekilebilirdi..
    Ama şimdilerde temalı uykuyu bırakın, normal uyku bile zorken, yatağında bile yatmak istemezken bizi aşar..

    Bebeği küçük anneler belki deneyebilir ve ilham alabilir diye işte blogun adresi...:))

    Hacıyatmaz

    Demek ki , uyumaya direnmek tüm bebeklerin doğasında varmış..

    Ben de bir tek Beril' de var diye üzülüyordum..

    Aşağıdaki linkte bunun çok güzel örneği hacıyatmaz bir bebeğin videosunu bulacaksınız..

    Hacıyatmaz Video

    11 Ekim 2010 Pazartesi

    Anı Defteri

    10.10.10  malum önemli bir tarihti..

    Epey evlenen, nişanlanan, hatta pazar gününe bakmayıp sezeryan günü alanlar oldu..

    Sanırım dünya nüfusuna epey çift ve yeni bebek katılmıştır..

    Bizdeyse öyle büyük gelişmeler olmasa da anı defterini dolduracak birşey oldu..

    Anı defterine 10.10.10 şöyle geçsin lütfen..

    Beril , minik kırmızı arabasını  büyük çocuklar gibi sürdü ve  ''Düt düt'' dedi..

    Bu mudur? E budur..

    8 Ekim 2010 Cuma

    Yoğurttan Sonra

    Bir çocuk ne kadar batabilir yoğurt yerken?

    Ya da bir mama sandalyesi ne kadar kirlenebilir?

    Ertesi gün duvarları da silmek gerekir mi sırf çocuk yoğurt yedi diye?

    Her yemekten sonra üst baş komple değişmeli midir peki?

    Bırakın kendi yesin,evet ortalık biraz batabilir, diyen bir doktora bu resim gösterilmeli midir?

    Peki ne olursa olsun anne her koşulda çocuğuna sarılmalı mıdır?Üstü başı yoğurt olmaktan korkmadan; sırf yavrusu istiyor diye..

    Tüm soruların cevabı kocaman bir EVET  tabi ki..

    14 Aylık Beril Neler Yapabilir?

    Neredeyse 15 aylık olacak olan Beril , bir bakalım neler yapabiliyor:

    1. Söylenenlerin çok büyük bölümünü anlıyor,  hayırı biliyor ama uygulamıyor..

    2. Yürüme konusunu geliştirdi, neredeyse koşuyor ; düşerken daha dikkatli düşüyor..Fakat uykusu geldiğinde çok kötü düşebiliyor, çok dikkatli olmak gerekiyor bu nedenle..

    3. Müziği çok seviyor,  ellerini çırpmaya ve dans etmeye başlıyor..(Bir kulağı duymuyor , bu çocuğun diye geçen sene bu zamanlar az mı ağlamadım..)

    4. Bir saniyede bir yerden atlayabiliyor.Kesinlikle güvenip, arkanızı dönmeye gelmiyor..Giydirirken
    pantalonunu almak için arkamı döndüğümde neredeyse koltuktan dikey bir uçuş yapıyordu zor tutum son anda..

    5.Eskisi gibi çabuk unutmuyor, daha ısrarcı, istediği  şeyi tutturma durumu başladı ki yandık..

    6.En sevdiği oyuncaklar tencere, tava, mutfak malzemesi..vs..Mutfak dolabının kapağını sürekli açıp, neyi karıştırsam diye bakıyor..Dışarıda da en olmadık dolapları,çekmeceleri kurcalamak istiyor..Hatta boş olanlara girip kapısını kapatmak istiyor..Bir nevi sincap yani..:))

    7.Çok net bir şekilde anne, mem, baba, gel diyor..Bir de kendi dilinde bazı şeyler söylüyor,biz o kadarını bilemiyoruz..:))

    8.Çocuklara bayılıyor, hepsiyle oynamak istiyor..Fakat elindeki  oyuncağı kesinlikle vermiyor..

    9.Dedesinin, doğum gününde aldığı tepesi açılan uçak , favori oyuncağı..Sürekli içine bir bebek,bir kutu,vs.koyuyor,çıkarıyor; bundan da çok mutlu oluyor..Geçen gün, neredeyse kendi de oturacaktı zor tuttuk..

    10.Dönmeye ve kaydıraktan kaymaya bayılıyor..Salıncaktan hemen sıkılıyor..

    Bir de dip not: Bu havalar böyle soğuyup, yağmur yağınca, kaydırakların hepsi su dolunca; sürekli parklara alışan bir çocuk evde nasıl oyalanır?Bir bilen varsa bana anlatsın..:((

    7 Ekim 2010 Perşembe

    Normal Midir?

    Sıcak sıcak diye gezerken, birden havanın 9 dereceye düşmesi, normal midir?

    Ekimin ilk haftası ,keşke kışlık kabanımı giyseymişim demek, normal midir?

    Geceleri uyumuyor diye sızlandığınız bebeğinizin, gündüz uykusunu kesintisiz 3 saat uyuması , normal midir peki?

    Bakıcısıyla birlikte sakin sakin oynayan bir bebeğin, annesini görünce deliye dönmesi ve emzirilmeden normale dönmemesi , normal midir?

    Balkondan bakınca görünen yemyeşil ağaçların , bir günde sapsarı olması , normal midir sizce?

    Peki ya,markette sıra beklerken arkanızdaki adamın dayanamayıp sırada puding yemesi , normal midir?

    Her hafta uğradığınız mağazada,en çok istediğiniz patalonun indirime girmesi ve bir tek sizin bedeninizin kalmaması , normal midir, sizce?

    Oyun grubu kurmak için uğraşıp , kızınızın  kendine ay olarak en  yakın bebeğe (hiç yapmadığı halde) tekme tokat vurmaya başlaması , normal midir?

    Sanırım hepsi normaldir ,belki de havadandır...

    Daha pastırma yazı var normalde..:))

    3 Ekim 2010 Pazar

    Temel Davranış Refleksi ve Mahremiyet Eğitimi

    Sevgili blog dostum anne cafenin son yazısında  Pedagog Adem Güneş'in bir makalesini okudum,sizlerle de paylaşmak istedim..

    ...Temel Davranış Refleksi gelişmiş bir çocuk kendisine yönelecek bir tehlikenin tehlike olduğunu fark etmese bile, ani bir refleks ile o tehlikeden kendisini koruyabilir. Çocuk, kendisine yönelen anormal davranışın ne anlama geldiğini bilmese dahi ciddi rahatsızlık duyar ve o an o ortamdan uzaklaşmak ister. 
    Temel Davranış Refleksi, çocuklara, en kolay olarak 4  7 yaş arasında kazandırılır. Bu yaş aralığındaki çocuklara aşağıdaki yol ve yöntemler izlenilerek bu refleks kazandırılır. 
    Bedenim bana aittir bilinci 
    Daha bebekliğinden itibaren kendisini rahatlıkla yetişkinlerin eline bırakan bebeğin ilerleyen yıllarda kendi bedeninin farkına varması ve çevresindeki yetişkinlerden ayrı bir birey olduğunu hissetmesi gerekir. Kendi bedeninin kendisine ait olduğu hissini kazanamayan ve kendi bedeni üzerinde başkalarının bir şeyler yapabileceğini düşünen çocuk rahatlıkla taciz tuzağına düşebilmektedir. Anne-babalar, çocukları 4 yaşına gelmeye başladığı andan itibaren çocuklarına vücudunun kendisine ait olduğu bilincini vermelidir. Bu bilincin oluşturulmasında en temel faktör anne-babaların çocuklarının bedenleri ile yapacakları tasarruflarda çocuklarının onayını alma yönünde eğilim göstermektir. Örneğin, terlemiş bir çocuğun atleti izin alınmadan aniden çıkartılmamalı, altını ıslatmış bir çocuğun pantolonu kızgınlıkla ve öfkeyle değil, çocuktan izin alınarak çıkartılmalıdır. Çocuk zamanla kendisinden izin alınmadan bedenine yapılacak müdahaleleri hisseder ve rahatsız olur. 
    İzin verirsem dokunabilirsin bilinci 
    Bu bilincin oluşturulması için anne baba, çocuğunun vücudunu hoyratça kullanmaktan kaçınmalıdır. Ebeveynlerin çocuklarını öperken Seni öpebilir miyim diye izin istemeleri bu bilincin oluşmasında etkilidir. Çocuğun güçsüz bedeninin, herkes tarafından izinsiz kullanılmasının çocukların kendi bedenlerini koruma refleksini kıracağı unutulmamalıdır. 
    Dokunulması yasak olan yerlerim refleksi 
    Çocuklar dört yaşından itibaren vücutlarının belli bölgelerine dokunulmasından rahatsızlık duymaya başlamalıdır. Özellikle genital bölgelere dokunulması çocukta ani tepkiye neden olmalıdır. Bu bilincin kazandırılması için dört yaşından itibaren çocukların genital bölgelerine temas azaltılmalıdır. Eş, dost ve akrabalar tarafından çocuk, cinsel organlarına dokunularak, öperek, vurarak sevilmemelidir. 
    Fiziksel baskıya direnme refleksi 
    Küçük yaştaki çocuklar kendi güçsüzlüklerini ve çaresizliklerini büyüklerin gücünü keşfettikçe anlarlar. Anne-babalar ve akrabalar, çocuklarına olan sevgi gösterileri sırasında çocuklara kendi güçsüzlüklerini hissettirecek kadar büyük ve orantısız güç kullanmaktan kaçınmalıdırlar. Anne-babalar, çocuğuna kendisine güç uygulandığında karşılık verilmesi gerektiğini öğretmelidirler. Bunun için bazen çocuğun istemediği bazı durumlarda gösterdiği tepki, güç gösterisi ile kırılmamalı, çocuğun direncinin işe yaradığı bizzat yaşayarak gösterilmelidir. 
    Vücudum görünmemeli hissi 
    Çocuklar yürümeye başladığı andan itibaren, çırılçıplak olarak ortada bırakılmamalıdır. Çocuk, hatırlayabildiği en küçük yaşlardan itibaren kendisini genital bölgeleri giyinik olarak hatırlamalıdır. Özellikle dört yaşından itibaren çocuklar çırılçıplak olarak ev içinde veya ev dışında bulunmamalı, giysilerini kendisinin giyip çıkartmasına izin verilmelidir. Kendisini başkalarının yanında çıplak olarak görmeye alışkın olmayan bir çocuk, elbisesinin birileri tarafından çıkartılmasından ciddi rahatsızlık duyacaktır. 
    Banyoda başkalarıyla çıplak olunmaması bilinci 
    Çocuk, temel davranış refleksi kazanması açısından dört yaşından itibaren anne-babası ile birlikte tamamen çıplak olarak banyoda bulunmamalıdır. 
    Tuvalette benden başkası olmamalı bilinci 
    Bazı anne babalar, çeşitli nedenlerle ya çocukları ile birlikte tuvalete girmekte veya tuvaletin kapısını aralık bırakmaktadır. Bu davranış çocuğun temel davranış refleksi kazanmasına engel olmaktadır. Her ne sebeple olursa olsun dört yaşına gelen bir çocuk, tuvaletin özel bir mekan olduğunu öğrenmeli, tuvalet ihtiyacını gideren birisinin başkaları tarafından görülmesinin uygun olmayacağını bilmelidir. Çocuk genital bölgelerinin görülmesinden rahatsızlık duymamaya, kendisini tuvalette iken gören birisine tepki vermemeye alışmamalıdır.
    Soyunma ve giyinmede yalnızlık ilkesi 
    Çocuğun dört yaşından itibaren genital bölgelerinin başkaları tarafından görülmesinden adım adım uzaklaşması gerekir. Bu bağlamda çocukların elbiseleri herkesin içerisinde değiştirilmemelidir. Çocuklar mümkünse elbiselerini kendileri ve kimsenin görmediği bir ortamda değiştirmelidir. Eğer çocuk kendisi elbiselerini değiştiremiyorsa, anne ile ayrı bir odaya gidilerek elbiseler değiştirilmelidir. 
    İzin verirsem kabul edilirsin ilkesi 
    Anne için çocuk ne kadar büyürse büyüsün çocuktur. O yüzden anne, çocuğunun odasına girerken izin alınması gerektiğini düşünmez. Ancak, çocuk dört yaşına girdiğinden itibaren izin verirsem kabul edilirsin ilkesi hayata geçirilmelidir. Anne-baba, çocuğun odasına girerken izin istemeli, her şeye rağmen onun çıplak vücudu ile karşılaşıldığında özür dilenip kapı kapatılmalıdır. Bu davranış kalıbı hem çocuğun kişiliğine saygıyı, hem de çocuğun rahatsız olduğu bir durumda itiraz edebilme becerisi kazandırılması açısından önemlidir. 


    Yabancı kaynaklarda bu ilkelerden farklı olarak gördüğüm bir nokta şuydu:
    Tacizciler her zaman çocuklara dokunmak yoluyla değil, kendilerine dokundurmak veya çocukların önünde kıyafetlerini çıkarmak veya çocuklarla cinsellikten bahsetmek, sorular sormak ve küfür etmek gibi yollarla da tacizde bulunabilirler. Çocuklarımıza sadece izinleri olmaksızın kendilerine dokunulamayacağını değil, kendilerinin de başkasına bu şekilde dokunmaması gerektiğini ve diğer konuları uygun bir dille korkutmadan anlatmak gerekiyor.
    Şu kaynaktan yaptığım kısa bir çeviri:
    Bir yetişkin veya gencin, çocukların yanında gösterdiği davranışlardan rahatsız olursanız, sorunlu davranışlara dikkat ederek önlem alın. Taciz eden veya etme niyetinde olan insanlar:
    1. Çocukların kendi sınırlarını çizmesinden, ilgiyi ve fiziksel teması (kucaklama, öpme, gıdıklama) reddetmesinden hoşlanmaz. 
    2. Çocuğun cinselliğiyle aşırı derecede ilgilidir.
    3. Çocukla baş başa kalma fırsatı kollar ve bu konuda ısrarcıdır.
    4. Boş vakitlerinin çoğunu veya hepsini çocuklarla geçirir ve yetişkinlerle vakit geçirmekle pek ilgilenmez.
    5. Sık sık çocuğa bakmayı veya geceleri çocuğun yanında kalmayı teklif eder.
    6. Ortada bir sebep yokken çocuğa pahalı hediyeler alır ve para verir.
    7. Çocuk banyoda veya tuvaletteyken içeri giriverir. 


    Tüm çocuklarımızı Allah bu tip insanlardan korusun diyorum ve dikkatli olmak adına çocuklara ne öğretsek kardır diye düşünüyorum..



    Related Posts with Thumbnails