29 Aralık 2009 Salı

MUTLU YILLAR




 ÇOK TATLI





MİS KOKULU





ÇOK RENKLİ





ÇOK BAŞARILI





HUZUR VERİCİ





PESPEMBE




BİR YENİ YIL DİLİYORUM HEPİMİZE..

HANDE
                                                           




26 Aralık 2009 Cumartesi

2009 Biterken




Sanırım şimdiye dek yaşadığım en heyecanlı ,en merak dolu  ve en mutlu yıl oldu 2009..

Heyecanlıydı çünkü hamilelik olayı başlı başına bir heyecandı...

Merak doluydu çünkü Beril 'i çok merak ediyordum..Doğumunu ve kime benziyeceğini...

Mutluydu çünkü annelik kadar insanı mutlu eden bir şey yokmuş hayatta..

2009 biterken güzel anlar kaldı geride..

Darısı 2010'a diyelim...



20 Aralık 2009 Pazar

En Hızlı Yılbaşı Alışverişim


Her sene yaya yaya yaptığım,hatta nerdeyse 1 ayda tamamladığım yılbaşı alışverişini sadece evet sadece 1 günde tamamlamış olmanın mutluluğunu yaşıyorum efendim..Bahsi geçen bir gün sanılmasın ki, bir tam gündür sadece yolda geçen süre de dahil olmak üzere 2saat 45 dakikadır..Diyeceksiniz ki dakikasını da mı saydın....Evet saydım...Gün itibariyle 4 ay 28 günlük olan bebeğimizi taa Eskişehirlerden gelen anneme ve babama bıraktık..Ve koyulduk yola..En sevmediğim şey pazar günü büyük alışveriş merkezlerine gitmektir..İlla ki haftasonu gidilecekse cumartesi saat en geç 12.00 de kapısında olunmalıdır..Ki siz dönerken , kahvaltısını yapmış,gazetesini okumuş ,üstüne de orta kahvesini içmiş güruh yeni geliyor olsun..

Tabi bu sefer öyle olmadı, olamadı..Beril ne zaman bırakılmaya müsait olursa ,o zaman evden çıkılabildi..Yol tam bir kabustu Panora'nın girişinde kuyruk vardı(ilk kez gördüm).. Park yeri bulmak imkansız gibiydi.. 3.kat otopark bile tam kapasite doluydu..Biz de eski bir numarayı denedik..Ana bina kapısından alışveriş arabasıyla otoparka yönelen bir yaşlı çifti takip ettik..Tabi yaşlı olduklarını niye söylediğimi tahmin edersiniz.. İnip poşetleri yerleştirmelerine yardım edesim geldi.. Böylelikle yolda ve park yerinde vaktimizin çoğu geçmiş oldu.. Tabi son sürat mağazaları dolaştık ve hayatımızın en hızlı alışverişini yaptık..

Uzaktan müthiş zevkli süslenmiş Sephora'ya baktım..Eskiden nerdeyse 1 saatimi geçirdiğim bu mağazaya hiç girmesem daha iyi dedim...Yine de bu kadarına da şükür deyip, geri dönüş yolculuğuna başaldık ki ne görelim yağmur başlamış...Ve tabi yağmurla trafik felç olmuş ve biz de malum güruhla hareket ediyoruz tabi suç da bizde....

Resimlerde güzel güzel paketlenmiş hediyeleri görüyorsunuz,bizimkilerde böyle paketler zaman kaybı olmasın diye yok..Hediye alınanlardan bloğumu takip edenlere ithaf ediyorum bu resimleri..

19 Aralık 2009 Cumartesi

Banyo Sorunsalı


Ne oldu ,nasıl oldu bilemiyorum..
Ama Beril bir anda ,bir günde banyodan nefret etti..
İlk seferinde anlamadım belki su sıcak gelmiştir diyerek kendimi avuttum ama yok..

Son bir haftadır suya girer girmez,çığlıklar kopuyor..Her yöntemi denedim,küvetinin dışında diklemesine kovaya soktum,kucağıma alıp duşa girdim(ki bunu doktorumuz önermişti)hiç biri fayda sağlamadı..

Oysa ki bir yaz bebeği olarak Beril göbeği düştü düşeli ,neredeyse her gün yıkanıyordu..(Gerçi bahsi geçen göbek inat edip 15.gün düşmüştü)

Şimdiye dek onun sorunu banyodan çıkmaktı..Banyodayken gayet mutlu olan Beril, banyodan çıktı mı giyinmeyi bırakın ,havluyla daha sararken çığlık atıyordu..Hatta geçen bayramda annemin üst kat komşusu 'Gözünüz aydın torununuz gelmiş,banyodan çığlıklarını duydum..'demişti..Öyle bir ağlama yani..Artık bu ağlama seansı banyo süresince sürüyor ki gözümüz aydın..

Resimde mutlu mutlu bebeğine banyo yaptıran bir anne ve mutlu bir bebek görünüyor..Biz hiç kendi resmimizi koymayalım, görenler bir daha bloga falan girmez..:))

17 Aralık 2009 Perşembe

Lapa Lapa kar



Her yılbaşında beklerim ki kar yağsın,genelde yağmaz ama bir umuttur belki yağar diye beklerim ben yine de..
Bu sene de bekliyorum heyecanla,Beril de belki camdan bakar ilgisini çeker diye..
Umut dünyası bu dünya diyelim,bekleyelim görelim..

16 Aralık 2009 Çarşamba

Depresyon


Bugün depresif bir ruh hali içindeydim ... Nefes almak için kızımı anneme bırakıp akşamın ayazında dışarı çıktım acayip bir yağmur ve soğuk ,hava da karamış..Normal insanlar evlerine koşuyor o derece..Sonra birden diyaliz merkezinin camında o teyzeyi gördüm ,dışarıya bakıp gülümsüyordu.. Kendi kendime dedim :''Böbrekleri çalışmayan bu kadın gülümsüyor hayata ,ya sen?''
Bazen kendimize gelmek için küçük şeyler yetiyor aslında ,yeter ki görmek isteyelim...

14 Aralık 2009 Pazartesi

Çocuklarla Doğru İletişim


Kitap okumayı oldum olası çok sevmişimdir..Özellikle polisiye,aksiyon içerikli olanları..
Ve favori yazarım da Dan Brown'dı.Son kitabı hariç hepsini bir solukta (2 bilemedin 3 günde)okudum..Fakat son dönemde her şey olduğu gibi bu da çok değişti..
Artık favori yazarım Prof.Dr. Sabiha Paktuna Keskin..Eminim çoğu blog okuru kendisinden haberdardır..Kendisi bir çocuk nöroloğu ,ayrıca pediatrik nöropsikatri eğitimi de almış..Kitapları da bir harika..Özellikle Çocuklarla Doğru İletişim ve Anne İşte bana çok hitap etti..Okumayanlara ve bu konulara meraklı herkese tavsiye olunur.Çok ilginç örneklerle çocuk yetiştirmenin inceliklerini anlatıyor..Ufak bir alıntı yapmadan geçemeyeceğim..
''Çocukluk dönemindeki örselenmelerin etkisi yaşam boyu sürer.Hatırlamadığınız çocukluk dönemi davranışlarınızın nasıl olup da yaşam boyu etkilendiğine bir örnek:Ana dilinizi nerede ve nasıl öğrendiğinizi hatırlamazsınız ama hiç bir zaman da unutmazsınız..Öte yandan beyninde hafızanın geliştiği yaşlardan sonra öğrenilen yabancı dilin, nereden,nasıl ve hangi sözlükten çalışılarak öğrenildiği hatırlanır,ama yabancı dile ait kelimeler hep unutulur.Çocuklukta yaşanan tecrübe kayıtları da tıpkı ana dil gibi beynin hızla gelişmekte olan yapısına kaydolur ve kişinin davranışlarını yaşam boyu etkileyecek güçtedir..Oysa ileri yaşlardaki tecrübeler hafızada kayıtlı olsalar da davranışları etkileme güçleri çok zayıftır..''

13 Aralık 2009 Pazar

Kafa Karıştırma Mafyası


Anladım ki çocuk yetiştirirken neyi neden yaptığını bilmiyorsan ya da tam emin olmadan yapıyorsan mutlaka kafanı karıştıracak birileri çıkıyor...Ben bunlara kafa karıştırma mafyası diyorum...

Dün Beril'i gören bir teyzemiz 'Niye bu çocuğa emzik verdin dişleri yamulur dedi?'
Kimseye ukalalık etmek istemem ama bu kadarına da pes dedim..Yani teyzecim 5 yıllık diş hekimliği eğitimi almış olduğumu mu hatırlatayım sana ,yoksa bu çocuk zaten oral dönemde emme içgüdüsünü mutlaka tatmin etmeliyiz yoksa 1 yaşından sonra parmak emer onu mu anlatayım.Ya da daha ağzında diş bile yok zaten dişlerde yapısal bozukluğu en erken emzik zararı 4 yaşından sonra başlar onu mu?(Zaten babası 9 yıl ortodonti görmüş bir çocuk Beril ,çok yüksek ihtimal onda da gerek olur ,bari çocuk emzik emme zevkini tatmış olsun diye düşünüyorum falan filan.)

Benim kızdığım bizim halkımızda şöyle bir durum var,kulaktan dolma bazı şeyleri kabul edip( ki herkese göre değişiyor bu bilgiler),bu bilgileri yeni anne olmuş kişilere de empoze etmeye çalışıyorlar..Ama bunların doğru mu yanlış mu olduğunu hiç mi hiç araştırmak zorunda hissetmiyorlar kendilerini..Yukarıdaki sadece bir örnek eminim bu yazıyı okuyan anneler de bana hak vereceklerdir ..Çünkü daha 4,5 ayda sayamayacağım kadar örnek yaşadım..İşin kötü tarafı her şeyi bilmeniz mümkün değil ve bazen siz de onlara inanmaya meyilli oluyorsunuz..Sonra da okuyup ,öğrenip ne saçmalamışım ben diyorsunuz..

Mutlaka güvenilecek bir doktor olmalı ve hatta 2. bir doktorla teyit etmeli..Eksik hissedilen konularda kitaplar okumalı ve bence en önemlisi annelik içgüdülerinize güvenilmeli..Çünkü tıp bilimi sürekli değişir ,bundan 20 yıl sonra eminim şimdi doğru bilinen bir çok şey ,yanlış diye rafa kaldırılacak..Ama içgüdülerinizle kitaplarda örtüşen şeylerin ilerde de rağbet göreceğini düşünüyorum..
Mafyayla da mücadele etmenin tek yolu bu olmalı..:))

9 Aralık 2009 Çarşamba

Uyumayan Beril


Yenidoğanların 20 saate yakın uyuduğunu okumuştum bir yerde, fakat Beril doğduğunda gördüm ki ,bu kural her yeni doğanda geçerli olmuyormuş..İlk doğduğu zamanlarda günde 12-13 saat uyurdu..Biz bunu biraz da koliğe bağlamıştık ,yazık gazı var ondandır kolik geçsin bu da düzelir demiştik..Fakat gelin görün ki Beril uyumayı sevmiyormuş meğerse..
Bu gece örneğin uyutana kadar canım çıktı kendisini..Gerçi her gece aynı durum söz konusu şöyle bir sıra izliyoruz.

Stage 1: Saat 19.00 itibariyle Berili yorucu oyunlar oynanır hatta jimnastik yaptırılır ki yorulsun uyusun..

Stage 2: Saat 20.00 ışıklar yavaş yavaş kısılıp en loş hale gelmiştir..Fonda hafif bir müzik vardır..Sanılmasın ki başbaşa romantik akşam yemeği yenecektir..Anne mutfağın bir köşesinde yemeğini yiyordur ,baba ise Berili kucağında gezdirerek uyku kıvamına gelmesini sağlıyordur..

Stage 3: Saat 21.00 Kucakta dolaşmaktan hafifçe uykusu gelmiş olan Berili anne kucağına alır ,açsa karnı doyurulur (her akşam bir ümit belki emerken uyur diye beklenir)ağzına bir emzik verilir ve kucakta sallanır..Bir süre direnmeden sonra Beril uyumuş gibi yapar..Bu sürede anne sevinir aman iyice dalsın da öyle yatağına koyayım diye beklenir..

Stage 4: Saat 9.30 Artık yatağa yatırma vakti gelmiştir bu en zor stagedir.Beril yatağa konur ,yanağı ve başı tutularak bir süre beklenir..Sonra odadan çıkılır..Takriben 5 dakika sonra ağlama sesiyle tekrar yataktan alınır.. Bu sefer dizde sallama methodu denenir çünkü annenin kollarında sallayacak güç kalmamıştır..Dizde sallanırken durmaktan hoşlanmadığı için ışıklı duvar projektörü açılır..Bir süre ona bakarken ve sallanırken tekrar dalar..Yine yatağa konur..Sonra artık uyudu sanılıp anne bilgisayarını açar ve fakat daha 2. maili açmıştır ki içerden yine o ses duyulur..

Stage 5: Saat10.30 Yine ne varsa kollarda var diyip Beril kolda sallanır ve bu sefer yatakta birlikte epeyce beklenir ki iyice dalsın ,çoğu akşam bu şekilde annenin Berilden daha çok uykusu gelir ,epey enerji harcamıştır ve kahve içememektedir..

Stage 6: Saat 11.00 Odadan muzaffer komutan edasıyla çıkan anneyi baba tebrik eder,alnından öper..Anne bilgisayarın başına oturur ve blogunu yazmaya baslar..


İşte bu akşam yaşadıklarımız tam olarak böyleydi,tabi bunun daha bir de gece kalkma bölümü var onu artık başka bir yazıda yazayım...

Demiştim ki Berili kucağa alıştırmayacağım...
Demiştim ki kendi kendine uyumasını öğreteceğim...
Demiştim ki her zaman kendi odasında uyumasını sağlayacağım....Kucakta sallamadan beşiğe bırakınca aşamalı olarak artan ve giderek morarmasına neden olan bir ağlaması var..Yani beşikte sallamak onu kesmiyor..Bırakın ağlasın kapıyı da çekin çıkın diyenler vardır mutlaka ama ben dayanamıyorum o akımdan değilim ve olamam da ..O ağlayınca sanki benim içimde bir yer eziliyor......

Oda konusunda daha ayırmak için erken olduğunu düşünüyorum ..İlk başlarda aynı yatakta yatıyorduk ,şimdilerde ise yine aynı odada park yatakta yatıyor..Resimde görülen karyola ise ancak dönence seyretme yeri kendisinin..:))

6 Aralık 2009 Pazar

Durum Budur

3 Aralık 2009 Perşembe

Aşı ve Ateş


Bayram dönüşü biraz gecikmeli de olsa 4. ay aşılarımızı olduk..Geçen seferki gibi yine biraz ateşi çıktı Beril'in ..Fakat bu sefer Calpol'ü erken vermem sebebiyle 38 e gelmeden müdahale etmiş olduk..Ama tabi elimden ateşölçer düşmedi 1 gün boyunca..Gece de çok rahat uyuyamadı ,12de uyandı ve saat 3e kadar uyumak istemedi..Sonra da başını sürekli çevirip durdu uyurken..Ben de yanıma aldım ve sarılıp uyuttum..Ertesi gün de nerdeyse öğlene kadar devam etti ateşi..Sonradan okuduğum bir yazıda ise aşıdan sonra verilen parasetamolun aşının etkinliğini azalttığını okudum..Hadi bakalım buyrun çocuk havale mi geçirsin yoksa etkinliği mi azalsın aşının?Sanırım az etkin aşıyı seçiyorum ben yine de...
Related Posts with Thumbnails