28 Şubat 2011 Pazartesi

Çakma Onkologlar

Bu dünya üzerinde öyle insanlar var ki, tek ortak noktamız soluduğumuz hava..O da mecburen, vücudumuzun oksijenlenmesini bozmayalım diye..

Ben bunları yıllardır bilirdim de, annemin kanser tanısı almasıyla mı gözüme daha bir batar oldular, yoksa ben mi daha hassas oldum, orasını bilemiyorum..

En temel özellikleri, her şeyi  bilirim havasında olmaları..Yahu bir insan her şeyi nasıl bilsin..Bir aklı selim çıksa da söylese şunlara..Mesela kanserle ilgili bir kitap ya da bir makale okuyup onkolog oluyorlar..Halbuki gerçek onkologlar bile bazı yerde, bunu biz bilemeyiz  diyorlarken..

Fakültede bir hocamızın çok klişe bir sözü vardı : ''Az bilen, en tehlikelidir..Çok bilen ve hiç bilmeyenin kalkışamayacağı işlere kalkışır..O yüzden bir şeyi ya  az bilmeyin, ya da hiç yapmayın..'' derdi..Ne doğru söz...

Bir diğer özellikleriyse, sıfır empati.. Zaten empati yapsalar bunlar olmayacak..Tamam sen de kansermiş gibi yap demiyorum ama hiç olmayacaksın diye bir garanti mi aldın..Yarın bir gün bunları sen yaşasan sana bunların söylenmesi hoşuna gider mi? Bir düşün..Biz de bunların bizim başımıza geldiğine inanamıyoruz..Hatta annem bir gün dedi ki :''Ben hasta gibi hissetmiyorum, ameliyat olmam şart mı?''
Buna rağmen büyük boyutta bir bağırsak ameliyatı geçirmesi gerekti..Ve hala da bizi bekleyen uzun bir kemoterapi süreci var..

Şüpheniz olmasın ey nefes kardeşlerim, biz de her gün interneti tavaf edip rektum kanserini, okuyoruz..Adını duymadığım fakültelerdeki doçentlik tezlerini bile okudum..Ama bir gün de demedim ki, tamam kesin şu şöyle olur..

Sadece şunu diyebilirim Allah bilir..Biz kimiz ki?
Bu bir yazı, bir imtihan..Önemli olan bundan ne ders çıkaracağımız..
Ben adıma çıkardığım dersleri yazayım..
Her gün yaptığınız basit şeyleri ( istediğini yemek, tuvalete gitmek, su içmek, normal yolla nefes almak, istediğin zaman  uyumak) basit görmeyin..
Bir gün içinde, bunların hepsini kaybedebilirsiniz..
Ve sonra düşünün tüm bunları , şimdiye dek olan ömrünüzde her gün yapmıştınız..Hiç bunlar için şükrettiniz mi?
İşte ben şimdi ediyorum, çünkü ne kadar önemlilermiş anladım.Biri bile vazgeçilmezmiş.Başımızdan geçen şeylerden bu sonucu çıkardım..Darısı  diğer nefes alanların başına..

27 Şubat 2011 Pazar

Çiçek Lokantası Söğütözü

Annem, cuma günü hastaneden çıktı..
Çok şükür, ağrıları dışında iyi..
Bazen morali aniden bozuluyor..
Tabi bundaki önemli bir etken de bir süredir dışarı çıkamaması..
Aynı odada geçen bir hafta ve sonra bizim evde geçen günler..

Hem ona hem de bize moral olsun diye, akşam yemeğe gidelim dedik..
Yeni bir yer denedik..
Söğütözü'nde Çiçek Lokantası..
Daha bir ay olmuş açılalı..
Gayet şık ve temiz bir lokanta..
Özellikle çocuklar için geniş bir mekan..
Beril, koşturup durdu..Tabi biz de peşinde, pek oturamadık..
Yakın zamanda bir de çocuk bölümü açılacakmış, buna da sevindik..
Mama sandalyeleri mevcut..
Çocuk bölümü de açıldığında muhtemelen Ankara'lı annelerin tercih edeceği bir yer olacaktır..

Bu kısa gezinti bize iyi geldi..
Hepimiz son dönemde fazlasıyla gerilmiştik çünkü..

22 Şubat 2011 Salı

Oyun Hamuru

Biz de uyduk furyaya..
Ne furyasymış ki bu derseniz, ev yapımı oyun hamuru..
Dün hastane dönüşü ben de hazırladım Beril' e..
Önce dokunmak istemedi sonra bebek yapalım, gel kaşıkla sen de dene derken sevdi..
Bunca yorgunluğuma rağmen hem bana, hem ona iyi geldi..

19 Şubat 2011 Cumartesi

Ameliyat

Bitti..
Çok şükür annem iyi..
Beklemek ne zormuş..
Geçmek bilmeyen saatler..
Akla gelen ve kovmaya çalışılan, bin bir kötü ihtimal..
Telefonun ucunda anne diye ağlayan bir Beril..
Aynı anda, iki yerde birde olmayı, istemek..
Birine gitsen, diğerinde aklının kalması..
Annenin anesteziden uyanırken inlemesi ama bir şey yapamamak..
Titremesi ama ateşi yükselmesin diye, bir battaniye daha örtememek..
Gelen gidene, her şeyi sıfırdan anlatmak..
Refakatçi kalmayı istemek ama kalamamak..
Bir üzüntü, bir sevinç ve içine bir şey oturma hali arasında sürekli gidip gelme..

Ne duygu yüklü bir gündü..
Nadir yaşananlardan..
Hepsini birden, bir altı saat içinde yaşadık ve bitti..
Çok şükür o şimdi iyi..İnşallah daha iyi olacak..
Dualarını eksik etmeyen, mesaj yazan ve arayan tüm dostlara çok teşekkürler..
Ve biliyor musunuz dün hasta yatağında annem tüm mesajlarınızı okumuş..
Hiç tanımadığı dostlarından destek almak çok iyi gelmiş ona..
İyi ki varsınız..

18 Şubat 2011 Cuma

1.5 Yaş

Ne zamandır yazayım diyordum şu 18.ay yazısını, araya milyon tane olay girdi..
Neyse bundan sonraki dönemde de zor olacaktır, en iyisi mi şimdi yazayım..
19 aylık olmasına bir kaç gün kala Beril'den havadisler:

1. Yeni kelimeler konusunda bizi şaşırtıyor, doktorun dediği gibi özellikle son bir aydır epey gelişme var..Bazen hiç olmayacak bir kelimeyi taklit ediyor, bazense hep söylediği bir kelimeyi hadi söyle deyince söylemiyor..Genellikle tanımadığı kişilerin yanında hiç konuşmuyor..

2. İnatlaşma huyu çok fena, istemediği bir şeyi mümkün değil yapmıyor..Terrible two'ya daha var mı derken tam ortasına düştük resmen..Bazen öyle kızıyor ki sinirden yere yatıyor..Her istediğine ulaşmak istiyor..Eskiden unuttururduk, şimdilerde kesinlikle unutmuyor..Dönüp , dolaşıp yine aynı şeyi istiyor..

3. Yemek konusu da bu inatlaşma durumundan nasibini aldı tabi...Eskiden yemek saatleri ve düzgün menüler vardı..Şimdi hangi saatte ne yediği, ne kadar yediği hiç belli değil..Kuş kadar desek yeri var..Bazen sabah kahvaltıda iki bisküvi dışında bir şeyi mümkün değil yemiyor..

4. Anneye düşkünlük hat safhada, mümkün olsa her yere yapışık gideceğiz..Tuvalete girince bile kapıya dayanıyor..Önce ''Anne, anne'' nidaları ,sonra yavaştan bir bağırma, sonraysa ağlama şeklinde bir sıra izliyor olay..

5. Uyku zaten eskiden beri hep zor bir konuydu ..Bakıcımızın tabiriyle ''Beril, uykuyu seven bir çocuk değil..''
Gece uyanmaları kaç yaşında bitiyor ? Tecrübeli annelerden yorum beklemekteyim..

6. Oyun konusunda daha ilgili , hatta eskiye oranla daha uzun oynuyor diyebilirim..Tabi uzun dediğim yanlış anlaşılmasın, bir oyuncakla 5-6 dakika..:))

7. Tuvalet konusunda hiç bir gelişme yok, bir adet lazımlık var ortada, öylece duruyor..Beril de altı değişirken hiç durmuyor, sürekli kaçıyor..:))Hatta banyoya altı yıkansın diye gidince,kendini köşeye sıkıştırıp, yıkattırmaya çalışıyor..Mümkünse banyo yapacak, her seferinde, ama tutup sadece altını yıkamak ne mümkün..

8. Tv. konusunda yenildim dostlar, inatla ,15 ay direndim, seyrettirmedim ama bu yemek konusunda gördüm ki ya hiç bir şey yemeyecek ya da televizyona bakarken bir kaç lokma yiyecek..Ben de kötü bir annelik örneği gösterdim, aman çocuk aç kalmasın  diye T.v.yi bu iş için kullandım..Hatta bazı akşamlar işin suyu çıktı, saatlerce seyretti...

9. Çocuklarla olmaktan, parklardan, hayvanlardan çok mutlu oluyor..Keşke böyle şehrin göbeğinde değil de bir kır evinde yaşasaydık dediğimiz çok oluyor..(Sonra diyoruz ki annemin hastalığında iyi ki de böyle bir yerdeymişiz..)

Biraz dert yanma yazısı gibi oldu ama ne yapalım, iki yaşa doğru olan çocuk davranışları böyle..Hiç mi güzel şeyler yok derseniz..Tam tersine her geçen gün beni daha iyi anlayan, kendini daha iyi anlatan bir çocuk var karşımda...Eskiden sadece yemek, uyku ,alt değiştirme vardı..Şimdi oyunlarıma eşlik eden, benimle dans eden, beni sevdiğini her haliyle hissettiren bir çocuk var..Ve ben de onu çok seviyorum..Ona teşekkür ediyorum iyi ki beni anne yapmış..Anne olmasaydım, annemin kıymetini bu kadar bilemezdim..Yarın hastaneye yatıyor, dua edin olur mu dostlar?

16 Şubat 2011 Çarşamba

Baykuş Ailesi


Stresse ne iyi gelir?
Tabi ki elişi..Düşünmeden sadece hızlıca dikerek..
Biri, bugün aşı olmuş Beril'e..
Diğeri, yan komşuma..

14 Şubat 2011 Pazartesi

Sevgi Günü, Kandil ,vs..

Malum bizim bu ara pek sevgililer günü düşünecek halimiz kalmadı..
Perşembe günü doktordaydık, annemin ameliyat tarihi belli oldu..
Cumartesi günü yapılacak, inşallah..Tabi bu durumda hepimizde ister istemez bir telaş, bir heyecan hali baş gösterdi..
Her ne kadar ameliyatın olacağı tarihi aşağı yukarı tahmin etmiş olsak da, tam gününün belli olması ailecek bizi heyecanlandırdı..Planlar yapıldı, ameliyat için gelmek isteyen yakın aile fertleriyle temasa geçildi..
Hal böyle olunca Beril'in olması gereken aşıyı da bu haftaya sıkıştırmaya karar verdim..
Bu arada dün yediğim ve hala tam da bilemediğim bir şeyden zehirlendim..Bir gün boyunca yatak döşek yattım..Kapıma gelip ''Anne anni '' diye seslenen yavrucağımı yanıma bile alamadım..
Bir an önce toparlanıp, Beril'i aşıya götürüp, ameliyat tarihine kadar ayağa kalkmam gerekli..
Bu arada dediler ki sevgililer günü, tabi benim şu haleti ruhiye içinde pek de takmadığımı anlamışsınızdır sevgili okur..Aynı günün mevlit kandiline denk gelmesi sebebiyle bir iki satır karalayayım dedim..
Öncelikle kandilinizi kutlar, sevgililer gününüzü tebrik ederim..Sevgiyle, mutlulukla güzel bir kandil dilerim hepinize.Sağlıcakla kalın...

8 Şubat 2011 Salı

Keçe Tavşanımız

Oyuncak elbette her çocuk için gerekli..Çünkü çocuklar hayatı oynayarak öğreniyorlar..
Fakat konu şu ki alınacak oyuncak dozu çok önemli..
Hele ki bu devirde..Her yanımız oyuncak , her ayın oyuncağı ayrıyken..
Ben bir ara kendimi kaybediyordum, Beril' e oyuncak alırken..
Hatta abarttığım zamanlar oldu evet kabul ediyorum..Fakat ne oldu , Beril bir süre oynayıp sıkılıp koydu köşeye..
Verdiğim paraya mı üzülsem, çocuk şımarık olacak, ne istese alınıyor diye mi bilemedim..
Bundan dolayı kendime sınır koydum, şimdilik uymaya çalışıyorum..
Onun yerine daha değişik bir yöntem buldum..

Kendi oyuncağını kendin yap..DIY projeleri, blog aleminde bir çığ gibi büyürken biz de ucundan köşesinden katıldık bu işe..
İşte karşınızda keçeden parmak kukla tavşanımız..
Şimdilik Beril bunu sevdi oynuyor, tabi ne kadar sürer ne kadar oynar onu bilemem ..
Ama sonuçta el emeği, göz nuru tamamen anne yapımı bir oyuncak oldu..
Yapmak isteyenler olursa adım adım yapım aşamalarını içeren sitenin linki...

7 Şubat 2011 Pazartesi

Ayşegül

Ayşegül serisi, çocukluk anılarımızda kitap denilince akla ilk gelenlerden,,
Hala çoğu çocuk kitabında bu kalitede resimlere rastlanmıyor..

Marcel Marlier'in Fransızca olarak yayınlanan Martine serisinin çevirisi Ayşegül..
Kısa bir süre önce kitapçılarda Pelin ile Arda ismiyle yeni serisi sunuldu yine Marcel Marlier imzasıyla..
Ben de Beril'e bir  kaç tanesini almıştım, yine çizgileri muhteşemdi..
Fakat öğrendim ki yeni kitaplar gelmeyecekmiş, çünkü  çizeri ocak ayında 80 yaşında aramızdan ayrılmış..
Şimdilerdeyse YKY, eski Ayşegül serisinin iki kitabını piyasaya çıkarmış ..
Almak isteyenler için internet üzerinden de satışları var..

4 Şubat 2011 Cuma

Mutluluk Bir Tık Sonra Sağda

Mutlu olmak için çok da büyük şeylere ihtiyacımız yok aslında..
Bazen bir resim bile mutlu edebilir insanı..
Benim bilgisayarımda böyle bir klasör bile var..
Beni mutlu eden resimler klasörü, ne garip değil mi?
Belki sizin de vardır..
Bence vardır, hatta bunun bir sitesi bile varmış..
İnsanlar, kendilerine ilham veren, görünce mutlu oldukları resimleri arkadaşlarıyla paylaşıp, mutluluklarını arttırmanın yolunu bulmuşlar.. İnanmam  bir bakayım derseniz işte adresi..

Şimdi de sırada benim sizler için seçtiğim bugünün mutluluk resimleri..

1 Şubat 2011 Salı

Kışı Sevemedim..


Ben bu sene kışı sevemedim evet itiraf ediyorum..
Zaten kışı genel olarak pek sevmem bunu da itiraf ediyorum..
Hani vardır ya bazıları yağmurlu havaları severler, işte ben onlardan değilim..
Ben güneş severim, mavi  gökyüzü severim..Belki mutlu ,beyaz bulutlar olabilir arada ama onlar da en küçüklerinden..
Kar da severim ama sadece yağarken..Sonrası bana zevk vermiyor, çünkü buza dönüşüyor ve nereye basarsak düşmeyiz oyunu oynuyoruz..

Bu sene bir de geçmeyen hastalıklar eklendi kışa..Farkında mısınız bilmem kasımdan beri devamlı hastalıklardan bahsediyorum..Ki bu hafta hepimiz hastayız, kısaca eve mikrop evi diyebiliriz..Beril'in bakıcısı hastaydı, Beril de hastalandı, babamız hasta ve en son iş dönüp dolaşıp bana geldi..Kısaca halkayı tamamladık..İşin kötü tarafı bakacak kimse kalmadı, herkes hasta olunca...Tabi çocukların hastalığı büyükler gibi olmuyor, onlar yine de sabahın köründe kalkıp oynamak istiyorlar..Bir de tıkanık bir burun söz konusu olunca gece belki 10 kez kalkıyor ve acaba annem uykusuz mudur diye pek düşünmüyor...Dün son çare sabaha karşı yanıma aldım ve tabi sabah şişmiş bir boğazla kalktım..

Allah dermansız vermesin diyorum yine de beterinden saklasın hepimizi..
Related Posts with Thumbnails